Tarihsel süreçte Türkiye’de merkez sağ (2)
Mustafa Kemal Paşa, o büyük dehasıyla istiklâl mücadelesini halkla birlikte yapması gerektiğini, başarı için halkın desteğinin şart olduğunu işin daha en başından biliyordu.
Bu sebeple de Ankara’ya geldiği tarih olan 27 Aralık 1919’dan sadece 4 ay sonra 23 Nisan 1920’de TBMM’yi açtı.
Esas itibarıyla ilk Meclis Heyet-i Temsiliye’nin devamı niteliğindeydi; sadece üye sayısı biraz artmıştı. Zaman ilerledikçe Meclis’te 2. Grup adı verilen bir muhalefet ortaya çıktı.
Bu 2. Grup bir müddet sonra Kâzım Karabekir Paşa’nın Fırka Umumi Riyaseti (Genel Başkanlığı) ve Ali Fuat Paşa’nın Umumi Kâtip’liğinde (Genel Sekreterliği) 1924 yılında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adıyla partileşti.
Partinin kurucuları Mustafa Kemal’in yakın dava ve mücadele arkadaşlarıydı. Rauf Bey (Orbay), Refet Paşa (Bele) ve Dr.Adnan (Adıvar) partinin kurucuları arasında yer aldı.
Sanırım TCF Cumhuriyet tarihimizin ilk merkez sağ partisi olarak nitelenebilir. Fakat maalesef daha sonraki merkez sağ partilerde de görüleceği üzere nerede bir Cumhuriyet düşmanı ya da tarikatçı, gerici varsa partiye sızmaya başladı. Parti yönetimi buna engel olamadı ya da olmadı.
Esasında, başta Rauf Bey olmak üzere parti ileri gelenlerinin hemen hepsi saltanat ve hilafete bağlıydı. Parti kısa sürede gericilerin faaliyet sahasına dönüştü.
Genç Cumhuriyet de TCF’yi yıkıcı faaliyetlerinden dolayı kapatmak zorunda kaldı. TCF’nin bu yöne sapmasının daha muhafazakâr yapıda olan Kâzım Paşa, Refet Paşa ve başından beri Cumhuriyet’in ilanına karşı mesafeli duran Rauf Bey tarafından göz ardı edilmiş olması muhtemeldir.
Fırka, tüzüğünde “dini inançlara saygılı olduklarını” beyan etmiştir. Bu, bir siyasi parti tüzüğü için tamamen gereksiz bir ifadedir.
Sadece siyasi partiler değil her kişi ve kuruluş, insanların kendi vicdanlarını ilgilendiren dini inançlarına saygılı olmalıdır. Bunu vurgulamaya gerek olmadığı ortadadır.
Bu tek bir cümle, dini siyasete alet edenlere ve bu yolla istismar edeceklere hiç şüphe yok ki cesaret vermiştir.
***
Bu yaşananlar elbette ki Atatürk'le Millî Mücadele arkadaşlarının bazılarının yollarını ayırmıştır.
Fakat TCF olayı az evvel ismi anılan Millî Mücadele kahramanı vatansever kişilerin önceki vatan hizmetlerini asla gölgelemez. Onlar tarihteki onurlu ve şerefli yerlerini almışlardır. Hepsini rahmetle anıyorum.
***
Atatürk’ün sağlığında ikinci parti denemesi Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın 1930 yılında bizzat Atatürk tarafından kurdurulmasıyla başladı. Geçmiş olumsuz tecrübeden sonra başlangıçta kimse bu partiye üye olmaya yanaşmadı.
Olaya bizzat Atatürk müdahil olarak yakın arkadaşı Fethi Bey’i (Okyar) Fırka Umumi Reisi (Genel Başkan) olarak seçti. Çevresindekilerin tereddüdünü gidermek için de kardeşi Makbule’yi (Atadan) ve en yakın arkadaşı Nuri Bey’i (Conker) partiye üye kaydettirdi.
Fakat Fethi Bey’in İzmir seyahatinde maalesef Cumhuriyet aleyhine taşkınlıklar yapıldı ve bizzat Fethi Bey partiyi feshetti. Kanaatimce SCF’yi ikinci merkez sağ partimiz olarak adlandırabiliriz.
***
Her iki partinin de şanssızlığı Cumhuriyet rejiminin henüz tam yerleşmemiş olmasından dolayı her türlü muhalifin bu partilerde kendine yer bulma ihtiyacı hissetmesidir. Cumhuriyet tam oturmamışken ve demokrasi henüz sindirilememişken rejim aleyhine ne kadar aşırı akım varsa bu partilere akın etmişti.
Yoksa her iki partinin kurucuları da katiyen gerici olarak tanımlanamazdı ve hepsi de Atatürk’ün çalışma arkadaşıydı. Fakat her ne olursa olsun partilerini Cumhuriyet düşmanlarına, dini istismar edenlere kesinlikle kapatmaları lazımdı.
Bu iyi niyetli iki girişim de böylece akamete uğrayacaktı. Türkiye çok partili sisteme geçmek, bir muhalefet partisine sahip olmak ve aynı zamanda merkez sağ bir partiyle tanışmak için 7 Ocak 1946 tarihini bekleyecekti.
Not: 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’mizi kutluyorum. Başta Anafartalar Kahramanı Erkânıharp Miralayı (Kurmay Albay) Mustafa Kemal Bey (Atatürk) olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi saygı ve rahmetle anıyorum.
Yorumlar
Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın