Bahsettiğim subayların neredeyse tamamının tasfiye edildiğini söylemiştim. Fakat benim gönlüm onlara ‘Emekli’ demeye elvermiyor. Çünkü benim nezdimde onlar emekli değil. 
Her ne ile iştigal ederlerse etsinler vatan görevine, vatan nöbetine aralıksız devam ediyorlar. 
Bu kahramanların tamamı da şimdiden tarihin en temiz sayfalarında yerlerini aldılar.

Unutmayınız: Vatana hizmet etmekten ve faydalı olmaktan başka hiçbir kaygıları olmayan bu komutanlar hiçbir suçları olmadan 3 sene, 5 sene, 6 sene zindanda tutuldular. 
Bazıları en yakınlarını bu esaret sırasında kaybetti. Hasret içinde öte dünyaya gittiler. Bazı evlâtlar babaları esir edilmeden önce belirledikleri düğün tarihlerini ertelediler. Senelerce beklediler babalarının dönmesini. Daha sonra babalarının ısrarıyla, babaları olmadan ve ağlaya ağlaya nikâh kıydılar. Ve yine ağlayarak gelinlikleriyle babalarını ziyarete zindana gittiler.

Bunlar gibi onlarca, yüzlerce dram yaşanmıştır. 
Fakat her ne olursa olsun bu yüce gönüllü, bu yüksek ruhlu ‘adamlar’ bir tek gün kişisel bir yakınmada bulunmamıştır.

***

Ey Türk Milleti! Asaletini göstermenin zamanıdır! Bu evlâtlarını sonsuza kadar unutmamak ve unutturmamak görevi sana aittir.

Bu yapılanları onuruna yediremeyerek canına kıyan, ölümü şüpheli bulunanlar ve hapishanede ya da esaretten sonra kahrından hayatını kaybeden o kadar çok değerimiz var ki...

Zindanlarda yattıkları sırada kimi komutanların yazarlık yeteneğini de keşfettik. Gerçekleri asla unutturmayacak ve tarihe notlar düşecek muazzam değerde kitaplar yazdılar.

Ve komutanların tümü de esaret döneminde vakarla davrandılar ve bu yaşadıklarını vatan hizmetinin devamı olarak gördüler.  

Türk Savunma Sanayii için muazzam işler başarmış ve sevgili ülkemizi yabancı bağımlılığından kurtaracak çalışmalar yapan MİLGEM’in çok değerli mühendis subaylarının ve teknisyen astsubaylarının cezalandırılmaması düşünülemezdi.

O MİLGEM ki yüzde yüz yerli korvetler üreterek Deniz Kuvvetleri envanterine kattığı yetmezmiş gibi bir de ihracata başlamıştı. Onlar da esaret altında tutuldular.

Bu; tarihin en hain tertibinde Türk Ordusu maalesef büyük yara aldı. En büyük kayıp ise tüm denizlerde Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘âli menfaatlerini’ müdafaa eden kahraman Deniz Kuvvetleri’mizde oldu.

Yargıtay 9. Dairesi’nin 9 Ekim 2013 tarihli kararı ile 237 Balyoz tutuklusu hüküm giydi. Hüküm giyenlerin 134’ü denizciydi. 
Deniz kuvvetleri en değerli 33 Amiral ile amiral adayı, sınıflarının birincisi 100’den fazla Kurmay Albay’ını ve Albay’ını bu kumpasta kaybetti. 
İnanılır gibi değil, öyle değil mi? Amiral mevcudunun yarıdan fazlası hem de en değerlileri kaybedildi.

Bu Amiraller, generaller, subaylar, astsubaylar kendi ülkelerinde, kendi vatanlarında hukuk cübbesi giymiş yerli işbirlikçiler tarafından tek bir kurşun atılmadan esir edildiler.

Tarihte hiçbir savaşta bunun misli görülmemiştir, bunun örneği yaşanmamıştır!