Türkiye’de askerî darbeler tarihi (3)

 

12 Eylül 1980 açık bir ABD operasyonudur. 
ABD’nin Sovyetler Birliği’ne karşı oluşturmak istediği ‘Ilımlı İslâm’ ve ‘Yeşil Kuşak’ projesinin bir sonucudur. 

Türkiye özellikle 70’li yılların ikinci yarısından itibaren tam olarak terör belasına maruz bırakılmıştır. Bu durum gençler arasında neredeyse bir iç savaşa dönmüştür. 
Ayrıca memlekette temel yiyecek ve tüketim malları sıkıntısı yaratılmış ve bu durum terörle desteklenerek ülke istikrarsız hale getirilmiştir.

Nihayetinde Orgeneral Kenan Evren liderliğindeki cunta askerî darbe yapmıştır. 12 Eylül günleri ve yılları Türk demokrasi tarihine en karanlık, en acı yıllar olarak geçmiştir. Büyük zulümler yapılmıştır. Hukuk ayaklar altına alınmıştır. İşkenceler, işkencede ölümler, idamlar ardı arkasına gelmiştir. 

Ve en kötüsü de ülkenin neoliberalizme teslim edilmesi yolu açılmıştır. Olumsuz istisnaları dışarıda tutarsak, ülkenin yetişmiş, değerli siyasetçileri yasaklar konularak tasfiye edilmiştir.

Ve yazık ki memleket Reagan’cı-Thatcher’cı neoliberal politikalarlarla yönetilerek emperyalizme daha da bağımlı hale getirilmiştir.

Bugün yaşadığımız sıkıntıların çok çok büyük bölümü 12 Eylül ve onun yaptığı tahribatın eseridir. 

***

28 Şubat 1997 kimi ‘yazarlar’ tarafından ‘post modern darbe’ olarak tarif edilmektedir. Ben bu tabirden hoşlanmıyorum ve kullanmıyorum. Bence 28 Şubat’a darbe demek fazla abartılı bir yaklaşım. Fakat askerin sivil otoriteye baskı kurduğu gerçeği tartışmasız bir gerçektir. Ki bu da demokrasiyle bağdaşmaz.

Belirtmeliyim ki 28 Şubat konusunda da bazı ‘ilerici’ arkadaşlarla ters düşüyoruz. 
Ben, bazılarının düşündüğünün aksine 28 Şubat’ın yapılmasının sonraki dönemlerde ülkemizin hayrına olmadığını ve ABD’nin kesin parmağı ve desteği olduğuna inanıyorum.

Evet, 28 Şubat’ta bazı ‘ileri’ hamleler yapılmıştır ama diğerleri gibi bunların da hiçbiri kalıcı olamamıştır, yaşayamamıştır. 

Çok önemli bir hususu vurgulamalıyım: Ben, 28 Şubat’ın kendisine değil de sonrasına bakılması gerektiği kanaatindeyim.

Sizce 28 Şubat kısa vadede kime yaradı?

O tarihten sonra siyasal İslâmcı cenahta yaşananları hatırlayalım isterseniz. Bu siyasi hareketin lideri Necmettin Erbakan siyaseten tasfiye edildi. 
Yani siyasal İslâm kulvarının yolları ‘temizlendi’; en büyük rakip, hem de başbakanlık yaptıktan sonra siyaset dışına itildi.

Pekâlâ bu iş kime yaradı?

Sormak lazımdır: Necmettin Erbakan hangi ülke için “kullanışlı başbakan” değildi?

Aklımdayken yazayım: Bu siyasi ‘yol açmaya’ ilaveten siz Şubat 2001 ekonomik krizinin hakikaten de ‘Anayasa kitapçığının fırlatılmasından’ kaynaklandığını mı düşünüyorsunuz?

O ekonomik krizi ‘gerçekte’ kim, ne amaçla çıkardı sizce?

Pekâlâ; ekonomik krizden dolayı koalisyon ortaklarının hezimete uğrayacakları belli olan erken seçimi ilk kim dillendirdi? Kemal Derviş. Bu şahsın kime ve neye hizmet ettiği artık bilinmiyor mu?

Erken seçimi isteyen parti Genel Başkanı kimdi? Devlet Bahçeli. Yani AKP’nin iktidar olmasını vaktinden önce seçim isteyerek sağlayan kişi Bahçeli’dir. Daha sonra en kritik zamanlarda ve en sıkıştığı anlarda AKP’ye sürekli destek olan da aynı Bahçeli değil midir?

O krizden sonra yapılan 3 Kasım 2002 seçimlerinde halk ekonomik krizin faturasını koalisyon ortakları olan DSP, ANAP ve MHP’ye kesti. Her 3 parti de sandıktan çıkamadı ve baraja takıldı. 

Necmettin Erbakan’ın Refah Partisi’nin tasfiyesinden sonra yapılan erken seçimle bu 3 partinin de, bir süre için, denklem dışında kalması kimlerin ‘ekmeğine yağ sürdü?‘

Bu durum kimin işine yaradı?

Lütfen yukarıdaki verileri göz önüne alarak düşününüz. Tüm bunların hepsi sizce tesadüf mü?


 

  • Mehmet S. Nane

  • 21 Mayıs 2020

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right