Türkiye’de askerî darbeler tarihi (4)

 

15 Temmuz 2016 Türkiye için büyük bir felaketten dönmenin tarihidir. Türk Milleti bir bütün olarak ve 250 yurttaşını şehit vererek namuslu askeri ve polisiyle birlikte bu darbe teşebbüsünü yok etmiştir. 
Bu konuda uzun söze gerek yok. Bu teşebbüsü ABD’nin birebir tezgâhladığını herkes biliyor.

AKP’nin önde gelenleri de darbe ertesinde bu tespiti hem de yüksek sesle ve kuvvetle vurgulamışlardır. Bu tespitleri ve yaklaşımları kesinlikle doğruydu. 
Fakat kısa süre sonra nedense bu şekilde konuştuklarına şahit olamadık!

***

AKP iktidar partisidir. Artık bu ‘darbe’ edebiyatını bırakmalıdır. Devlet yönetimi elindedir. Varsa böyle bir teşebbüste bulunacak olanlar ortaya çıkarmalı ve adalete teslim etmelidir. Bu konuyu daha fazla istismar etmenin manası yok; bu konular halka fayda sağlamadığı gibi yormaktadır da. 
Kaldı ki artık Türkiye’de darbe dönemleri bitmiştir. 

Bakınız, en son teşebbüs edilen darbede bütün millet canı pahasına buna mani oldu. Namuslu ve gerçek askerler, namuslu ve gerçek polisler yani devletin eline silah verdiği memurları canları pahasına bu darbeye geçit vermedi. 
Devlet ve halk bütünleşti.

Parti ayrımı olmadan demokrasisine sahip çıkan aziz Türk Milleti ile onun vatansever asker ve polisi oldukça Türkiye’de bırakınız darbe yapmayı, bir daha hiç kimse darbeyi düşünmeye dahi cesaret edemez.

***

Yazının 2. bölümünde askerî  darbelerin halka dayanmadıkları ve tabanları olmadığı için kalıcı olamadıklarını belirtmiştim. Askerî darbelerin getirdiği Anayasa ya da toplumsal düzen bir müddet sonra kesinlikle uygulanamaz hale geliyor. Bunun sebebi de zikrettiğim halk tabanının olmamasıdır.

Bakınız; beğenelim, beğenmeyelim 18 yıldır AKP’nin halk tabanına dayandığını inkâr edemeyiz. Burada söylemeye çalıştığım halkı nasıl elde ettikleri, nasıl elde tuttukları, bu uğurda devleti nasıl kullandıkları, seçimlerde kamu imkânlarını kullanarak haksız rekabete yol açtıkları ya da seçim şaibeleri değil. 
Doğrudur, bu yazdıklarım ve daha fazlası vardır.

Fakat yöntemlerinin meşruluğu ve haklılığı çok tartışmalı, demokratik sınırlar çok zorlanmış olsa ve ben bunları katiyen onaylamıyor olsam da sonuç ortadadır: Görülmüştür ki AKP 18 yıllık süreçte ilk seçimlerde aldığı %34 ile son seçimlerde aldığı %49 arasında bir oy oranına ve tabana sahiptir. 
İşte bu halk tabanına sahip olduğu için de iktidarını sürdürebilmektedir.

Dolayısıyla aklı başında hiç kimse benimsediği siyasi görüşün ülkeyi yönetmesi için askerî darbe istemez ve ondan medet ummaz. 

Çünkü eğer o kişi aklı başındaysa, askerî darbenin tepeden inme olmasından ve halk tabanına dayanmamasından dolayı getirdiği yönetim biçiminin kalıcı olamayacağını bilir. Eğer siyasi görüşünüzün ülkeyi yönetmesini istiyorsanız mensubu olduğunuz siyasi partinin halkın güvenini kazanarak seçimden başarılı çıkmasını sağlayacaksınız. 
Bu da sizin siyasi düşüncenizin ve ideolojinizin halkın yaşam kalitesini artıracağına ve iyi bir geleceğe sahip olmasını sağlayacağına halkı ikna etmekten geçer.

 ***

Halka yakın olacaksınız, onunla birlikte nefes alıp vereceksiniz. Halkta umut yaratacak ve o umudu temsil edeceksiniz. 
Hâsılı, siyasi iktidar olabilmenin ve iktidarda kalabilmenin anahtarı halkta ve demokrasidedir.

***

Cumhuriyetimiz ve demokrasimiz çok kıymetli. Daha 4 sene evvelki hain teşebbüste bu değerlerimizin önemini bir defa daha idrak ettik.

Cumhuriyet değer ve kazanımlarına sıkı sıkıya sahip çıkmalıyız. Eşsiz Atatürk’ün kurduğu bu Cumhuriyet’in ve demokrasinin değerini bilmeliyiz.

Unutmamak lazımdır: Demokrasi sadece ’sandık’ demek değildir. Demokrasi bir kültürdür, bir değerler bütünüdür. 

Türkiye birinci sınıf demokrasiye lâyık bir ülkedir. 
En büyük temennim sevgili ülkemizde yöneticiler ve tüm siyasiler tarafından demokrasinin tam olarak özümsenmesi ve uygulanmasıdır.

 

 

 

  • Mehmet S. Nane

  • 23 Mayıs 2020

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right