Yuh ulan yuh!


Değerli okurlar, evvela yazı başlığı için affınıza sığınırım. Amacım size ya da ‘yazı sanatına’ saygısızlık değil. İçimden çok daha ağırları geçti ama bu sözlerle yetindim!

Bir önceki makalemde kadınlara sosyal medya mecralarından yapılan ahlâksız ve iğrenç cinsiyetçi saldırıları midem bulanarak yazdım. 
Yine kadına şiddetle ilgili gündeme düşen bir haber ise beni çileden çıkardı!

***

Konu, oyuncu Ozan Güven’in sevgilisi Deniz Bulutsuz’a uyguladığı fiziksel şiddet. Ozan Güven, Cem Yılmaz’la birlikte rol aldığı filmlerle tanınırlığını artıran bir aktör.

Genç kadının uğradığı fiziksel şiddet Adli Tıp raporuna ilk tespitler olarak şöyle yansımış: “Vücudun çeşitli yerlerinde onlarca morluk, abajurla yaralanması sonucu çene ucunda 1x0,3 santimetre yara, kafasının duvara yan şekilde çarpılması neticesi sol göz içinde ve çevresinde morarma, sol kol dış alt kısmında 4x5 santimetre ve sağ kol iç kısımda 6 santimetre morarma, her iki kolun çeşitli yerlerinde morluklar ve cam kesiği, kalça ve uyluk bölgelerinde çok sayıda morluk, merdivenden yuvarlanmaya bağlı sol dizde çoklu morluklar, baş parmak altında cam olma ihtimali".

Raporda gözdeki puslu görme ile baş parmakta cam olma ihtimaline karşı ortopedi ve göz konusunda uzman hekim muayenelerinden geçilmesi gerekliliği de ilave edilmiş.

Yazarken benim hissettiğim rahatsızlığı okurken sizin de hissettiğinize eminim. Uygulanan şiddetin yoğunluğu inanılır gibi değil. İnsanın içi sızlıyor, canı yanıyor.

​​​​​​​***

Hâl böyleyken bu ‘haltı yiyen’ Ozan ismindeki şahıstan ne beklenir? Kamuoyunun önüne çıkıp evvela Deniz Bulutsuz’dan, onun şahsında tüm kadınlardan ve tüm Türkiye’den özür dilemesi ve kendini affettirmeye çalışması değil mi... Ne gezer...

Bu şahıs hatasını anlamış görünmüyor. Üstelik edepsizliğin, şımarıklığın ve hadsizliğin en üst seviyesine çıkarak Bulutsuz’dan şikâyetçi oluyor. Bunun kanıtı olarak da kolundaki birkaç çiziğin göründüğü bir fotoğrafı çok ‘artistik’ bir biçimde ve doktor muayene masasına uzanmış hâlde sosyal mecrada yayımlıyor. Böylece güya darp edildiğini kanıtlıyor! Bu çok önemsiz çiziklerin savunma refleksiyle yapıldığı o kadar belli ki.

Bu şahsın yüzsüzlüğü ve hayasızlığı sınır tanımıyor ve Deniz Bulutsuz’un darp edildiği sırada söylediği ve gerçeği yansıtan “Seni kadın döven biri olarak bütün Türkiye’ye rezil edeceğim” sözlerinden dolayı kendisinden şikâyetçi oluyor. 
Sıkı durun şikâyet gerekçeleri şunlar: İftira, hakaret, tehdit ve darp! 
Okurken pişkinliğin sınırsızlığından içiniz daraldı değil mi...

Konu sanırım mahkemeye taşınacak. Mahkemenin kararı ne olursa olsun ‘yediği halt’ ve sonrasında takındığı tavır bu şahsı vicdanımda mahkûm etmem için yeterlidir.

​​​​​​​***

Büyük hatasını anlayıp hâlâ özür dilememiştir. Sosyal mecrada bu konuda gevezelik yapmaktadır. Benim için insan olarak da, ‘oyuncu’ olarak da artık yok hükmündedir.

Sadece ‘sanat’ camiasının değil, tüm toplumun bu şahsı artık ‘yok sayması’ ve onu vicdanlarda mahkûm etmesi böyle insanlık dışı davranışlarda bulunma potansiyeli olanlara da önemli bir uyarı olacaktır.

Hiçbir şey, hiçbir tartışma, anlaşmazlık ya da uyuşmazlık kadına şiddeti haklı gösteremez. Kadın-erkek arasında çok derin sorunlar olabilir fakat bunların çözümü şiddet olamaz.

Görüldüğü gibi kadına şiddet uygulayan zavallı alçakların belirli ve ortak bir profili yok. Maalesef toplumun her kesiminden böyleleri çıkabiliyor. 
Eğitimlisinden de cahilinden de...

Bu ilkelliğe tevessül eden zorbalar tam bir izolasyonla yalnızlaştırılmalı, toplum hayatından soyutlanmalıdır.  
 

 

  • Mehmet S. Nane

  • 6 Temmuz 2020

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Şükrü Altınova 8 Temmuz 2020

Umarım tanınırlığını kullanarak haklı hale gelip sıyırmaz.Böyle bir durum özellikle artist olarak isimlerdidiğimiz bu kesimde şiddeti daha da artır.

Mehmet S. Nane 9 Temmuz 2020

Ben de aynı kaygıları taşıyorum. Zaten olaydan iki gün sonra herkes unuttu konuyu. Ne yazık ki kadına şiddeti iyice kanıksayan bir toplum haline geldik.

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right