Ertuğrul Özkök’ün hezeyanları bitmiyor

 

Değerli okurlar, 11 Temmuz Cumartesi günkü Hürriyet’te Ertuğrul Özkök’ün yazısını (hezeyanlarını) okudunuz mu bilemiyorum. 
Bugün bu yazıyla ilgili sizlerle sohbet etmek istiyorum.

***

Ertuğrul Özkök‘ün yazılarını hemen her gün takip ederim. Bu kişinin önemli bir entelektüel olarak eğitimli, kültürlü, bilgili, birikimli ve gelişmiş bir kalite anlayışına sahip olduğunu düşünürüm.

Kayıtsız-şartsız, kopkoyu bir Batı hayranı, destekçisi ve savunucusu olması, Batı emperyalizminin ‘elemanı’ gibi çalışması ve bu özelliklerini topluma ‘sezdirmeden’ ve algılara hitap ederek aktarması sebebiyle de kendisini tehlikeli bulurum.

Çünkü Özkök yaşadığı modern hayat tarzıyla sizin görüşlerinizi savunduğu konusunda ikna edicidir. Fikirlerini işte böyle alttan alta empoze eder. Fark etmezsiniz bile!

Bu sebeple Cumhuriyetçi görünmesini de samimi bulmam; zaman zaman AKP’yi eleştirmesini ya da övmesini de. 
Hasılı, E. Özkök için her şey konjonktüreldir ve Batı’ya ayarlıdır!

***

Evet artık girişte bahsettiğim yazıya gelebiliriz. Özkök bu yazısında “Japan Sinks: 2020“ (Japonya Batıyor: 2020) isimli çizgi filmi izlediğini belirterek, ballandıra ballandıra anlatmış ve bu dizi filmi yere göre sığdıramamış.

Hemen söylemeliyim ki filmin konusu hakikaten ilginç. Japonya’nın yaşadığı büyük bir depremden sonra Pasifik Okyanusu’na gömülmesini anlatıyor.
Sabrımı zorlayarak 10 bölümden oluşan bu çizgi diziyi sonuna kadar izledim. Ve sadece konusunu beğendim. O kadar!
Dizinin anlatımı da, senaryosu da, gerçeklik hissi yaratabilmesi de, sanatsal bütünlüğü de beni tatmin etmedi.  
Acaba Özkök bu çizgi diziyi neden bu kadar övmüş olabilirdi?

Diziyi bu kadar övmesinin yanı sıra aşağıda alıntıladığım bazı sözleri de ilgimi çekti.

Şöyle yazmış Özkök: “Sonunda öyle bir sahne var ki...Aslında tam anlamıyla bir Japon milliyetçiliği tiradı...Ama bir Türk olarak ben de ağlamaya başladım...Çünkü benim koronadan sonra sık sık yazdığım ‘küresel yurtseverlik’ anlayışının harikulade bir örneğiydi...Kısacası bu harika dizi hepimize şunu söylüyor: Bizim Misak’ı Millî’miz artık bütün dünyadır...”

Pes doğrusu! Bu kadar yavan bir çizgi diziden böyle ‘ulvi’ anlamlar çıkarılması ancak müthiş bir zorlamayla ve de özel bir ‘misyonla’ mümkün olabilirdi.

Bu cümlelerdeki “küresel yurtseverlik” ve “Bizim Misak’ı Millî’miz artık bütün dünyadır” sözlerine dikkatinizi çekmek isterim. Kürselciliğin ne menem bir şey olduğu tüm dünyada anlaşılmışken Özkök, 'küreselleşme güzellemesi' yapıyor!

Tam Ertuğrul Özkök tarzı. Koronadan dolayı sözde insani değerleri yüceltmek, muhtemel tepkilere karşı araya milliyetçilik sosu da ilave ederek ulus-devlete ve milliyetçiliğe cepheden ve sinsice saldırmak!

***

Misak-ı Millî Türkiye’nin millî sınırlarını belirleyen bir kavramdır. Vazgeçilmezimizdir. 
Ne demektir millî sınırlarımızın bütün dünya olması?  
Bunun adı vatansızlıktır; vatansızlık!

Elbette ki burada amaçlanan Misak-ı Milli’ye yani ‘Millî And’a saldırıda bulunmak. Algılara ve bilinç altına ‘ulus devletin/millî devletin’ bittiğini işlemek. 

Bu şahsın açıkça söyleyemediği şudur: Millî sınırlardan da, millî devletten de, millî yeminlerden de vazgeçelim. Bunların artık modası geçti. Kendimizi küreselciliğe emperyalizme kayıtsız şartsız teslim edelim! 
Bu tipler dünyada sınırların kalkacağını da söylemiyorlar mı?

Tam anlamıyla Batı hayranı ve emperyalist yanaşması ‘Tanzimat aydını’ yaklaşımı. Tam bir ‘teslimiyetçi Osmanlı münevveri’ edası! 
Tanıyalım: 21. yüzyılın pespaye mandacı kafası işte budur!

​​​​​​​***

Bu tipler gerektiğinde ‘sevgi kelebeği’ olmayı da pek iyi becerirler. Şu sözlere bakar mısınız lütfen: “Küresel yurtseverlik". Nasıl da insancıl, nasıl da barışçıl nasıl da yüksek insani değerleri savunuyor değil mi! 
Yani artık biz milliyetçilikten vazgeçeceğiz, millî sınırların da kalktığı tüm dünya insanlarıyla ve ülkeleriyle kardeş olacağız ve hep birlikte “küresel yurtsever” olmanın yüceliğine ve mutluluğuna erişeceğiz! 
Ne hümanist, ne yüce insanlık ideali değil mi! Bir defa daha pes!

Bu arada milliyetçileri rahatsız etmemek için de bir algıya başvuruyor: “Aslında tam anlamıyla bir Japon milliyetçiliği tiradı...Ama bir Türk olarak ben de ağlamaya başladım...“ 
Bak sen hele! Elin Japon’unun milliyetçi tiradına ağlayan bu Türk, milliyetçi Türk tiradında neler yapmaz ki!

​​​​​​​***

Çırpınıyorlar. Çırpınsınlar. Sonuç değişmez. 
Bu topraklarda, bu aziz vatanda Atatürk milliyetçiliği ölmez. “Hudut namustur” diyen her Türk askeri ve her Türk yurttaşı vatanın sınırlarına canı pahasına sahip çıkar!

 

Not: Şart oldu! İlk fırsatta Misak-i Millî konusunda bir makale yazacağım.

 

 

  • Mehmet S. Nane

  • 14 Temmuz 2020

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right