Henüz 26 yaşında belirlenen Misak-ı Millî sınırları


Değerli okurlar, bir önceki yazımda Misak-ı Millî konusundaki gerçekleri kaleme almıştım. Bugün konumuz yine aynı fakat size Misak-ı Millî konusunda pek bilinmeyen bir gerçeği anlatacağım. Aslında olay Misak-ı Millî’den önce yaşanmıştır.

Anlatacağım olay, sadece 26 yaşındaki genç bir dahinin muhteşem kavrayışı ve öngörüsüdür. O genç subay Erkânıharp Yüzbaşısı Mustafa Kemal Bey’di ve 1907 senesinde, Misak-ı Millî sınırlarını çizmişti. 

O tarihte Misak-ı Millî’nin Osmanlı Mebusan Meclisi’nde kabul edilmesine daha 12 yıldan fazla zaman vardı.

***

Mustafa Kemal, 1907 yılında Karaferiye’de ziyaret ettiği yakın arkadaşı Ali Fuat’a olması gereken vatan sınırlarını ayrıntılı olarak tarif etmiştir. Yani Misak-ı Millî fikri ilk olarak ondan çıkmıştır. Mustafa Kemal; “Araplara, Avusturya-Macaristan’a ve Sırplara Türk olmayan toprakları terk etmek gerekir, yoksa bunu Avrupalılar yapacak” derken hem müthiş bir öngörüde bulunuyordu, hem de ihanetle suçlanmayı bile göze alıyordu.

Tarih her zaman olduğu gibi bu büyük dahiyi haklı çıkarmıştır.

Şimdi sözü “Erkânıharplikten Paşalığa 11 Yıl” isimli kitabıma bırakalım:

“... Fakat gerçek, Mustafa Kemal’in henüz sadece 26 yaşında ve Erkânıharp Yüzbaşısı rütbesindeyken Misak-ı Millî haritasını çizmiş olduğudur. Selânik’e döndükten sonra Karaferiye’de görev yapan Ali Fuat’a yapmış olduğu ziyaretinde bu düşüncelerini ona açıklamıştır.

Mustafa Kemal, ilan edilmesi için gayret gösterdikleri Meşrutiyet elde edildikten sonra köhneleşmiş olduğunu düşündüğü Osmanlı İmparatorluğu’nun gövdesi üzerinde yeniden inşa edilen bir ülke istemiyordu. Ona göre bunun tam aksine Türk çoğunluğun yaşadığı yerlerde yeni devlet yapılandırılmalıydı. Batılı büyük devletlerin yapacağını tahmin ettiği bir ‘ayıklamanın‘ çok kötü sonuçlar vereceğini, bunu kendi elimizle yapmamız gerektiğini düşünüyordu...”*

***

Mustafa Kemal’in Karaferiye’ye yaptığı bu ziyaretin tam tarihi bilinmemektedir. Fakat Ali Fuat’ın verdiği çok önemli bir bilgiden yaklaşık bir tarihe ulaşabiliyoruz.

Ali Fuat, bu ziyaretin Mustafa Kemal’in Selânik’e döndükten sonra yapıldığını söylemektedir. Mustafa Kemal’in Şam 5. Ordu’dan, Selânik’teki 3. Ordu Müşirliği Erkânıharp Heyeti’ne tayin tarihi 13 Ekim 1907’dir.

Dolayısıyla bu ziyaretin 14 Ekim-31 Aralık 1907 tarihleri arasında yapıldığı kesindir.

***

Şimdi de 26 yaşındaki Erkânıharp Yüzbaşısı Mustafa Kemal’in arkadaşı Ali Fuat’a çizdiği Misak-ı Millî sınırlarına bakalım. Söz sonranın Ali Fuat Paşa’sı olacak Ali Fuat Bey’de:

“... Rumeli’de Doğu ve Batı Trakya bizde kalacak, Edirne’nin kuzey hudutları Bulgaristan aleyhine düzeltilecekti. Arnavutluk, Avusturya-Macaristan, Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan Osmanlı’nın başkanlığında İstanbul’da toplanacak bir konferans kararıyla, milliyet çoğunluğu prensibine dayanılarak Osmanlı’ya ait olan Rumeli bölgesinin doğu ve batı Trakya’dan başka kısımları konferansa katılan ülkelere bırakılacaktı. 

Arnavutluk bağımsız olacak Bosna-Hersek, Sırbistan ve Avusturya-Macaristan arasında adilane bir surette taksim edilecekti. Anadolu sahillerine yakın olan adalar Türkiye’de kalacak, diğerleri Yunanistan’a verilecekti. Güney sınırlarımız Hatay, Halep, Musul vilayetlerini içine alacak, diğerleri Araplara bırakılacaktı. Anadolu’nun doğu ve kuzey doğusunda bir değişiklik olmayacak, yeni Türkiye devleti sınırları içinde kalacak olan Rum, Bulgar ve Sırp azınlıkları dışarıda kalan Türklerle mübadele edilecekti...”

Ali Fuat’ın, Mustafa Kemal’in çizdiği bu çerçeveye yorumu ise şudur:

“... Eğer Meşrutiyet’ten sonra Mustafa Kemal’in ileri sürdüğü bir politika takip edilmiş olsaydı, sonuç Türklerin lehinde gelişecek ve yalnız büyük devletlerin değil, Balkanlar ittifakı da bozulacak ve Yunanistan sıkı bir surette yeni Türkiye ile anlaşmak zorunda kalacaktı. Sonra milyonlarca Türk karlı Balkan dağlarında şehit olmayacak, Arabistan çöllerinde kumlara gömülmeyecekti...”**

***

Herkesi bu konuda yazdığım 2 makaledeki tarihî gerçekleri öğrenmeye, gerçekleri çarpıtmamaya ve vicdanlı olmaya davet ediyorum.

Başta Atatürk olmak üzere İstiklal Harbi’ni kazanarak bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlara saygılı olunması gerekliliğinin en azından vefa borcu olduğunu düşünüyorum.

***

*Mehmet S. Nane, Erkânıharplikten Paşalığa 11 Yıl, S. 98-99, Kasım 2011, Ankara.

**Ali Fuat Cebesoy, Sınıf Arkadaşım Atatürk, II. Cilt, S. 156-157, İstanbul.

 

 

 

  • Mehmet S. Nane

  • 12 Eylül 2020

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right