Çocukluğumun Atatürk Parkı ve Mersin Festivali (3)

 

Müzikli bahçemizde her akşam 3-4 şarkıcı ‘sahne alırdı’. Ayrıca rahmetli Cevat Kurtuluş’a benzettiğim, iki şarkıcı arasında skeçler yapan bir komedyen vardı. Komik olmasa da benim çok hoşuma giden bir skeci vardı. 

O zamanlar eski tip radyolarda kanal değiştirmek için kocaman düğmeler olurdu. Benim çakma Cevat Amca’m kulaklarını radyo düğmesi gibi büküp, kıvırarak kanal değiştirme sesi çıkarırdı. Ağzından cızırtılar, hışırtılar çıkarken ağzını, burnunu da şekilden şekile sokardı.

Şarkıcılar; Nesrin Uçar Karakız, İsa Medeni, adını hatırlayamadığım erkek bir şarkıcı ve assolist olarak sonradan ünlenen Faruk Tınaz’dı. İsa Medeni, Mersin’in eski çarşısını yazdığım yazıda bahsettiğim Asfur Bar’da da şarkı söylerdi. Asfur Bar Yoğurt Pazarı’ndaydı ve bu şarkıcının beyaz takımlı, papyonlu fotoğraflı afişi dükkânın önünde sergilenirdi.

Assolist dışındaki üç şarkıcı ya arabesk şarkılar ya da günün moda şarkılarını söylerdi. 

Adını hatırlayamadığım şarkıcının favori şarkısını ise çok net hatırlıyorum: Kemancı (Neden Saçların Beyazlamış Arkadaş).

Adını hatırlayamadığım şarkıcı ’Neden Saçların’ı güzel söylerdi ve bu şarkıyı söyleyeceği zaman sahneye elinde kahverengi bir şişeyle çıkardı. İlerleyen yaşlarımda bu şişenin Ankara Kanyağı’nın cep şişesi olduğunu öğrenecektim.

Şarkıyı söylerken şişeden birkaç yudum da içerdi. Bu abi, şarkının “Bilmem ki bu dünyaya ben niye geldim” kısmını söylerken de efkârla, kederle ve de müthiş teatral bir biçimde şişeyi yere fırlatırdı.

Bu sahne istisnasız her akşam tekrarlanırdı. Ve biz seyirciler, istisnasız her akşam aynı şevkle alkışlarlardık bu sahneyi. 
Sanırım şişedeki suydu. Yoksa her akşam şişedekini iç, kalanı yere at, içindeki dökülsün, bazen şişe kırılsın, içindeki zayi olsun...

Yok yok, olacak şey değil. İçindeki hiç şüphesiz ki suydu.

Faruk Tınaz ise Türk Sanat Müziği şarkıları söylerdi. Çocuk yaşımda bile sesinin güzelliğini fark ederdim.

***

Şimdi düşünüyorum da o dükkânın ticari olarak nasıl ayakta kaldığı konusunda hayretler içinde kalıyorum. Sadece çay, kahve, meşrubat ve bira satarak işi nasıl çevirmişler akıl alır gibi değil. Şarkıcılara, enstrüman çalanlara ve garsonlara ödenecek ücret nasıl kazanılırdı benim için bir muamma.

Bir ihtimal belediyenin işletmesi olabilir ve belki de şarkıcı ücretleri çok düşüktü. Yine de benim aklımın işi değil bu ticari faaliyet.

***

Zaman çoook hızla aktı geçti. Güzelim 70’ler geride kaldı. Askerî darbeden sonra belediye yönetimi değişti ve 80’lere her açıdan kuraklaşmış bir Türkiye olarak girdik.

Benim üniversiteye başladığım 1982-83 yıllarında festivalin artık feri sönmüştü. Üstelik hem çay bahçemiz hem de müzikli çay bahçemiz artık yoktu.

O meşum, o rezil darbeden sonra, 80’lerde, masumiyetlerimiz de eskisi gibi değildi sanki...

***

(12 Eylül darbecilerini asla affetmiyorum, affetmeyeceğim. Güzel ülkemize yaptıkları belki de en büyük kötülük neoliberalizmin kapısını ardına kadar açarak toplumun yapısını hoyratça bozmalarıdır).

***

Bir devir inanılmaz kısa sürede kapanmıştı. 

Geldiğim yaşta 5 defa, 10 yılları geride bıraktım: 70’ler, 80’ler, 90’lar, 2000’ler, 2010’lar.

Diğer dördü benim nazarımda asla 70’lerin yerini tutmadı. Hayatım boyunca bu on yıllarda çok şükür büyük mutluluklar, büyük sevinçler yaşadım; kendimce başarılar kazandım. Fakat hiçbiri 70’li yılların özel yerine oturamadı.

Tam tanımlayamıyorum; belki de, biz 70’li yıllardan sonra bir şeyleri kaybettik. 
Ve bu kaybı yazık ki bireysel olarak değil, tüm toplum olarak yaşadık.

Çok çok özlüyorum o güzel yılları; o yılların safiyetini ve masumiyetini. 
Birgün belki de o güzelim 70’li yıllar konusunda da daha kapsamlı sohbet ederiz sizinle.

O güzel günlerde tanıdığım kişilerden bu dünyaya veda edenleri sevgilerle, güzelliklerle anıyorum; hayatta olanlara uzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum...

***

Not: Acı haberi yukarıdaki yazıyı henüz tamamlamışken Pazar akşamı saat 21:45 civarında aldım. Bekir Coşkun bizlere veda etti. Üzüntüm büyük. Gazeteciliğin de insanlığın da yüz akı Bekir Abi’yi sonsuz yolculuğuna sevgiyle, saygıyla uğurluyorum...

Başımız sağolsun...

 

  • Mehmet S. Nane

  • 21 Ekim 2020

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Murat Fazıl Soyal 19 Ekim 2020

"O iyi insanlar, o güzel atlara binip gittiler...Demirin tuncuna insanın piçine kaldık" Yaşar Kemal

Atilla Toroglu 19 Ekim 2020

Mehmet kardesim bu yazdiklarin Mersin kent tarihi icin cok onemli olup kent kulturune cok degerli katki saglamaktadir. Bu yazilar kayit altina alinmali 50 yil sonra bunu okuyanlarin ne kadar etkileneceklerini bir dusunun. Seni kutluyor tesekkur ediyor ve aynen devam lutfen diyorum. Universitenin kent tarihi arastirmalari bolumu icin 30 li yillarin sonu ve 40 li yillarda Camlibeli yazdim bana aynen sana yazdiklarimi soylediler. Bsna onemli olan hususun bu bilgilerin kayit altina alinmasi ve 50 veya 100 yil sonra oku.nmasi. O yillarin insanlari icin ne degerli bilgiler olacak Selam sevgiler.

Mehmet S. Nane 19 Ekim 2020

Muratçığım, yazık ki öyle oldu...

Mehmet S. Nane 19 Ekim 2020

Atilla Abi, çok teşekkür ederim. Elimden geldiğince bir şeyler karalamaya çalışıyorum. Sizin gibi değerli bazı büyüklerim bu yazıların geleceğe kalması gerektiğini ve bir kitapta toplamamın uygun olacağını söylediler. Bu öneri dostlarımdan da gelince kayıtsız kalamadım. 
Yazılardan bir seçki oluşturdum. Kitap, sanırım Kasım ayında çıkacak. Size imzalamak benim için büyük bir onur ve mutluluk olacak. Sevgi ve saygılarımla.

Aynur Kanbul 20 Ekim 2020

Sayın Mehmet Bey, yoğurt pazarındaki Asfur pavyon rahmetli Kemal Avcı ve rahmetli Ali Şarman tarafından işletiliyordu, ikisi bacanaktı, Asfur Kemal denirdi, Ali Şarman 'a Cırık Ali denirdi, Cırık Ali Mersinin yerlisi Laskiye' den gelmişlerdi. Her ikisi de akrabam olur halamın kızları ile evliydiler. 73 yaşında olduğum için yazılarınız la beni gençliğime götürüyorsunuz. Yazınızdaki üslupunuz, akıcı yazınız için sizi tebrik ediyorum. Sağlıklı yaşamlar dileğimle iyi geceler dilerim.

Mehmet S. Nane 20 Ekim 2020

Aynur Hanım nazik mesajınıza teşekkür ederim.

Fikri Demir 2 Ekim 2021

Nesrin Uçar(karakız) Biricik ablam,seni seviyoruz Şarkılarından ilham alarak Türküler söylüyorum, ablam. Mersin senin şarkılarınla şiirlerinle güzel.Ellerinden öperim.Sayğılarımla. Hala oğlun=Fikri Demir

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right