“Kozmik Oda”ya nasıl girildi?
Bazı subay, amiral ve generallerimizin kumpas davaları sürecinden itibaren yaptıkları çok önemli bir hizmet var: Kitap yazmak.
Bu hizmet, bizler için ve özellikle sonraki nesiller için çok kıymetlidir.
Bu kitaplar, tarihin gördüğü en kapsamlı ve en organize ihaneti tüm veçheleriyle gözler önüne serdi; sermeye devam ediyor.
***
Bugün sizlere yeni yayınlanmış bir kitaptan bahsetmek istiyorum: “Kozmik Albay." Yazarı, (E) Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü.
Kitabın konusu adından belli; hâkim ve savcı kılıklı terör örgütü mensuplarının Türkiye Cumhuriyeti’nin en mahrem devlet sırlarının saklandığı Kozmik Oda’ya nasıl girdiklerini tüm ayrıntılarıyla ve sonrasında yaşananlarla beraber anlatıyor.
***
Fikir oluşturması açısından, kitaptan bazı kısa bilgiler aktarmak isterim:
Kitapta, Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı olarak görev yapan Seferberlik Bölge Başkanlığı’nda görevli 7 subay ve astsubayın “Bülent Arınç suikasti” yalanıyla uğradıkları muameleyi ve bu suikast yalanının Kozmik Oda’ya girmek için nasıl kullanıldığını ayrıntılarıyla okuyacaksınız...
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’a giderek, Kozmik Oda’daki bilgilerin sızdırılmasının devletin güvenliğini tehlikeye atacağını söylediği fakat Başbakan’ın “Bizden saklayacak neyiniz var, açın gitsin” demesi üzerine çaresiz kalarak hâkim kılıklı kişiye bu izni verdiğini öğreneceksiniz...
(Bence Başbuğ o görüşmede Erdoğan’ı muhakkak ikna etmeliydi. Bunu sağlamayı başaramamış olmasını büyük bir eksiklik olarak görüyorum.)
(Belirtmek vicdan gereğidir: İlker Başbuğ, Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu’yla birlikte, sözde hâkim olan şahsın Kozmik Oda’dan belge çıkarmasına müsaade etmemiştir. O iş daha sonra yapılacaktır!)
Kitapta, Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Servet Yörük’ün insanı çileden çıkaran tutumunu ve maalesef bu şahsın sanki bir ödül gibi Başbuğ’un da onayıyla Orgeneral yapılmasını öfkelenerek okuyacaksınız...
(İlker Paşa daha sonra Servet Yörük’ün kendisini çok yanılttığını söyleyecektir!)
O hâlde Başbuğ’a soralım: Tam 5 sene Özel Kuvvetler Komutanlığı makamında oturttuğunuz ve bunu Orgeneralliğe terfi ettirmenizin gerekçesi yaptığınız bu şahsı onca tecrübenizle ve komutanlık yetkinliğinizle bir nebze de olsa tanıyamadınız mı!?
Bu olumsuz örneğin tam tersi olarak, maalesef yakın zamanda kaybettiğimiz Ankara Seferberlik Tetkik Daire Başkanı merhum (E) Tümgeneral Selâhattin Kısacık’ın bu hukuk kisveli teröristlerle nasıl kahramanca mücadele ettiğini de iftiharla göreceksiniz...
Sonraki ÖKK Tümgeneral Yıldırım Güvenç’in bu yaşananlar konusundaki tavrından hayal kırıklığına uğrayacak, bu ürkekliği ve ilgisizliği için kendisi namına üzüleceksiniz!
Terör örgütü mensubu sözde savcının Kozmik Oda’ya girmek için canhıraş mücadelesini ve başta rahmetli Tümgeneral Kısacık olmak üzere bir avuç kahraman tarafından nasıl engellendiğini de öğreneceksiniz...
***
Sonuçta, Kozmik Oda’ya bu sözde hâkim girmiş ve “araştırmasını” yapmıştır. Fakat herhangi bir hard disk çıkarmasına müsaade edilmemiştir.
Kozmik Oda’daki bu “çalışmalar” 27 Aralık 2009-20 Ocak 2010 tarihleri arasında tam 25 gün sürmüştür.
***
Kitapta anlatılmaya devam ediliyor:
Konunun bu şekilde kapandığı düşünülürken, sözde savcı Kozmik Oda belgelerini ele geçirmek için fırsat kolluyordu. Bu fırsat 3 sene sonra 16 Mart 2013 tarihinde kendisine verildi! Devletin en gizli sırlarını içeren hard diskler elden teslim edildi!
Bu işi de, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in döneminde ve izniyle Seferberlik Tetkik Daire Başkanı Tuğgeneral Abdullah Baysar ve Genelkurmay Adli Müşaviri Albay Muharrem Köse elbirliğiyle terör örgütüne sunarak yaptılar!
Bu yapılanın sonucu ve bedeli çok ağır oldu. 16 Bölge Başkanlığı’ndan tam 11 tanesi tüm sırlar “deşifre” olduğu için kapatıldı! Kalanların da görev ve hacimleri daraltılarak “Kısım Amirliği” seviyesine indirilidi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm en mahrem devlet sırları emperyalist işportaya düşürüldü!
***
Tabii ki tahmin ettiniz. Aşağıda isimlerini vereceğim bu kahraman subay ve astsubayların hepsi tasfiye edildi. Selâhattin Kısacık Paşa dışındakiler nezarete de atıldılar!
Tümgeneral Selâhattin Kısacık, Albay Yusuf Akal, Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü, Yarbay Sayım Arslan, Binbaşı İbrahim Göze, Kıdemli Başçavuş Muzaffer Ata, Kıdemli Başçavuş Osman Darıcı ve Başçavuş Ahmet Boran.
Tam da burada iki gerçek hukuk adamını anmak isterim: Hâkim Erol Tatar ve Cumhuriyet Savcısı Sadık Bayındır.
Her ikisi de mesleklerine onur verecek şekilde davrandılar.
***
Elbette ki anlattıklarımın çok daha fazlası ayrıntılarıyla bu eserde yer almaktadır.
Bu kitap önemli bir hizmettir. Albay Büyükköprü’yü kutluyorum. Tüm değerli okur dostlara kitabı okumalarını kuvvetle tavsiye ediyorum.
Yorumlar
Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın