“Börü”...


Oğlum Mehmet Arda’yla bir sohbetimizde “Börü” isimli bir dizi filmden bahisle çok beğenerek, duygulanarak izlediğini söyledi ve izlememi tavsiye etti. 
Önerisi üzerine Türk yapımı olan bu diziyi ilgiyle izledim. Dizinin ilk bölümünde verilen Börü’nün tanımını da bu vesileyle öğrenmiş oldum.

“Orta Asya mitolojisinde Türk’lerin koyduğu bir ad. Sürüyü koruyan ama sürüden sonsuza kadar uzak durması gereken kurt.”

Bugün size bu diziden ve bana düşündürdüklerinden bahsedeceğim.

***

“Börü”; 2018 yapımı, 6 bölümden oluşan bir mini dizi. Bir Polis Özel Harekât Timi’nin yaşadıklarını, dönemin hain kumpas atmosferini de yansıtarak anlatıyor. 

Katıksız vatansever, milliyetçi ve devletine, milletine bağlı kahramanları anlatan bir dizi. Dizide içimizdeki hain alçaklar da gerçekçi olarak tasvir edilmiş.

Elbette ki oyuncu seçimleri, oyunculuklar, senaryonun aksayan bazı bölümleri gibi sanatsal konular eleştirilebilir.  
Fakat özü, mesajı, simgeler ve niyet o kadar doğru ki en ufak bir eleştiride bulunmaya kıyamam. Emeği geçenlerin ellerine sağlık.

***

Sinema, önemli bir sanat dalı olmasının yanında ciddi bir iletişim ve propoganda aracıdır aynı zamanda. On yıllardır buram buram propaganda kokan filmlerle ABD’nin ve Batı’nın kültürel emperyalizmine o kadar maruz kalmış durumdayız ki neredeyse kendi özümüzden uzaklaştık. 

Emperyalizmin bu kültürel bombardımanı kendini sezdirmeden, sinsice her türden fimler vasıtasıyla algılara hitap ederek mesajlarını veriyor. 

Özellikle ve öncelikle Batılılar, bu filmlerin bazılarıyla kendi güvenlik örgütlerininin gücünü ve yenilmezliklerini de sinsice zihinlere kazıyorlar.

Bu filmler sebebiyle ABD’nin istihbarat örgütü olan CIA’i, iç güvenlik örgütü olan FBI’ı, Amerikan ordusunu ve deniz piyadelerini bilmeyenimiz kaldı mı? 

Onun kadar olmasa da İngilizlerin istihbarat ve güvenlik örgütleri olan MI5 ve MI6’yı da çoğumuz öğrendik.

Bu konuda İsrail son yıllarda atak yaparak istihbarat örgütleri Mossad konusunda yoğun biçimde diziler, filmler, belgeseller çekmeye ve tüm dünyada yayınlamaya başladı.

***

Acaba bizde neden bu gibi diziler, filmler, belgeseller çekilmez? Böyle millî eserler yaratarak kendimizi hem halkımıza hem de dünyaya tanıtmayı neden düşünmeyiz? Böylesine bir ihmal tesadüf müdür sizce?

Bizim devletimizin de güvenlik örgütleri ve kuruluşları vardır. Bazıları, bazı zamanlarda yanlış işler yapsalar da onlar devletimizindir; bizimdir. Yapılan yanlışlar gün gelir düzeltilir. 
Aslolan kurumun varlığı ve temelinin sağlamlığıdır. O kurumlar da Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in kurumlarıdır.

***

Elin emperyalisti katilinden kahraman yaratırken, Amerikan yerlisi (kızılderili) soykırımı yapan, Hiroşima ile Nagazaki’ye atom bombası atan, dünyanın her yerini kana boğarak insanlık suçu işleyen ordusunu göklere çıkarırken; güvenlik, polis ve istihbarat örgütlerini yere göğe sığdıramazken biz neden kendi özümüzü görmüyor da onların bu kültürel ve siyasi tuzağına düşüyoruz?

Türk Devleti’nin Karacısı, Denizcisi, Havacısı, Jandarması, Sahil Güvenlik’i, SAT’ı, SAS’ı, Bordo Bereli Özel Harekâtçısı, Jandarma Özel Harekâtçısı, Komandosu ile TSK’sı, Polisi, MİT’i, Polis Özel Harekâtçısı yok mudur?

Bu kahraman güvenlik kuvvetlerini film ve dizilerle hakkını vererek neden tanıtmayız?

Mesela, Teşkilât-ı Mahsusa ile ilgili bir film ya da belgesel yapmak neden kimsenin aklına gelmez? Türk Silahlı Kuvvetleri ya da MİT hakkında tarihsel gelişimlerini ve başarılarını aktaran bir belgesel çalışması yapmak çok mu zordur? Devlet bu nevi projelere neden önayak olarak destek vermez?

Bu tür yayınlar her Türk’e güven ve gurur verirken, dünyaya da mesaj iletilmiş olmaz mı?

***

“Börü” gibi diziler ve filmler daha fazla çekilmelidir. Bu dizide Polis Özel Harekâtçıları konu edilmiştir, sonrakinde diğer güvenlik birimlerimiz anlatılabilir.

Yeni diziler ve filmler “Börü”yü aşmalı ve sanatsal içeriğine ve senaryosuna daha fazla özen gösterilmelidir. Bu sayede etkisi de çok artacaktır. 
Elbette ki bu tür eserlerde hamasete kayılmamalı, şovenizmin yanına bile yaklaşılmamalıdır. 
(Amerikan yapımı olan rezil “Rambo” film serisini hatırlayınız lütfen; ne kastettiğimi daha iyi anlarsınız.)

Bu yapımlar, halkımızın tüm güvenlik güçlerimizin yeteneklerine, birikimlerine, güçlerine, ülke-bayrak sevdalarına yakından tanık olmasıyla kendini güvende hissetmesini sağlayacak ve topluma moral olacaktır.

Ve en önemlisi de halkımız üzerindeki Batılı emperyalistlerin propoganda bombardımanının etkisi kırılmış olacaktır. 

Özellikle gençler düşünüldüğünde bu konu çok önemlidir.

***

Dile getirdiğim bu görüşlerimden kayıtsız-şartsız Batı hayranlıkları sebebiyle hoşnut olmayanlar olabilir. 
Bu tiplere İsmet Paşa’nın (İnönü) sözüyle cevap vermek en uygunudur:
“Maskara...”

Hatırdan çıkarılmamalıdır: Benim de kalpten bağlı olduğum Atatürk milliyetçiliği hiç kimsenin, ya da hiçbir grubun tapulu alanı değildir. Ortak paydamızıdır. Öyle olmalıdır.

***

Not: 15 Temmuz 2016 ihanetinde Polis Özel Harekât Başkanlığı’nda görevdeyken şehit edilen 43 Özel Harekât Polisimize rahmet diliyorum.  
Bütün Türk Milleti gibi acılarını hâlâ yüreğimde taşıyorum.

 

 

  • Mehmet S. Nane

  • 19 Aralık 2020

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right