Buğulu bir ses, unutulmaz yorumlar...Ayten Alpman...
Müzik dünyamızın nadide değerlerinden biridir Ayten Alpman. Hiçbir zaman popüler olmanın peşinde koşmamış, bu uğurda müziğinden asla taviz vermemiştir. O, daima iyi müzik yapmış, iyi şarkılar söylemiş ve bu yüzden de klâsikler ve unutulmazlar arasına girmiştir.
***
Ayten Alpman, 1929’da İstanbul’da doğdu. Müzik kariyerine çok genç yaşlarında başladı. Henüz 20 yaşındayken, İstanbul Radyosu’nun açılmasıyla profesyonel olarak şarkı söylemeye başladı. Onu keşfeden, daha sonra evleneceği müzisyen İlham Gencer, caz müziğine yoğunlaşmasını sağlayan da Arif Mardin’dir.
Ayten Alpman, Sevim-Sevinç Tevs kardeşler ve Rüçhan Çamay ile birlikte caz ve pop müzikte ilk kadın solistler olarak çığır açtılar. Onlar, sonradan gelen büyük yorumcuların öncüsüydü.
Özellikle Sevinç Tevs ve Ayten Alpman Türkiye’de caz müziği solistliğinin iki büyük ismi oldular ve bence hâlâ o müstesna yerlerini koruyorlar.
***
Ayten Alpman, ilk taş plağını 1959 yılında çıkardı. 1953 yılında evlendiği İlham Gencer’den 1960’da boşandı. İsveç’e giderek 3 yıl orada yaşadı.
Türkiye’ye döndüğünde Fecri Ebcioğlu’nun ısrarıyla caz müziğinin yanı sıra Türkçe sözlü pop şarkıları da söylemeye başladı. Bu dönemde Sezen Cumhur Önal’la da çalıştı.
İkinci evliliğini 1968 yılında piyanist Ümit Aksu ile yaptı.
***
Kariyerinde özel bir yeri olan “Memleketim” isimli şarkının plağı 1972’de çıkmış ve sınırlı bir ilgi görmüştür. Şarkı, 20 Temmuz 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında tekrar hatırlanmış ve adeta ‘patlamıştır.’
O günlerin milliyetçi duygularının etkisiyle, o kadar beğenilmiştir ki adeta ikinci bir millî marş olarak dillere ve gönüllere girmiştir.
O dönemde 8 yaşında bir çocuk olarak şarkının bana nasıl tesir ettiğini ve her dinlediğimde gözlerimin dolduğunu çok net olarak hatırlıyorum.
Bugün de bu şarkının bende özel bir yeri vardır ve duygulanmadan dinleyemem...
***
Ayten Alpman, kariyerine “az ama öz” işler yaparak devam etmiş ve her zaman özel yerini korumuştur. Bu durumu tevazu dolu şu sözlerle açıklamaktadır:
“Hiçbir zaman büyük olmadım ama en büyüklerle çalıştım. Güzel yıllardı. Belki en büyüklerle çalıştığım için ben de bir şeyler yapabildim.”
***
Dilerseniz bu büyük yorumcunun bazı şarkılarını hatırlayalım. Eminim sizler de yukarıdaki sözlerle ne kadar büyük bir tevazua sahip olduğunu göreceksiniz...
“Pencere”, “Ben Böyleyim”, “Her Yaşın Ayrı Bir Güzelliği Var”, “Güz Yağmuru”, “Sen Benim Şarkılarımsın”, “Yanımda Olsa“, “Sesini Duyur”, “Son Bir Defa”, “Sevince Her Şey Başka”, “Söyle Buldun mu”, “Söyleyemedim”, “Herkes Kendi Yolunda”, “Erkekler Ağlamaz”, “Neden Sanki”, “O Sabah”...
***
Ayten Alpman, 1995 yılında ses tellerinden ameliyat olmuş ve iyileşerek 1999 yılında“Eski 45’likler” adında yeni bir albüm yaparak müziğe harika bir dönüş yapmıştır.
“Bir Başkadır Ayten Alpman” bu çok değerli müzisyenimizin çıkardığı son albümdür ve eğer hâlâ dinlemeyen varsa kuvvetle tavsiye ederim.
Ayten Alpman’ın, ‘buğulu’ ve eşsiz bir sese sahip olarak bu son eserindeki şarkıları muhteşem yorumladığını göreceksiniz.
***
Ayten Alpman’ın kişiliği ve müzik anlayışıyla ilgili herkesin bir fikri olabilir. Bu konuda en doğru bilgiyi olgunluk yaşlarındaki kendi sözlerinden alacağımızı düşünüyorum:
“(...) Şarkı söylemek, bir şeyi anlatmaktır. Kimi şiirle anlatır, kimi düzyazı ile. Şarkı da sesle anlatım. Bu ses pırıl pırıl da olabilir pürüzlü de. Yahut yok kadar kısık da. Ama anlatmasını biliyorsan. İşte bütün mesele bu...
(...) Benim şarkı söylemekteki maksadım bir şeyi anlatmak. Ve anlattığıma inanıyorum. Onun için çok az şarkı yaptım. Yani ben 70‘imi geçtim, bu yaşta sadece ikişer tane long play’im ve CD’m var. Başkalarında 40 tane. Şarkı seçmekte çok zorlandım ve yaşayacağım şarkıları seçtim. İçinde bir hikâyesi olan, anlatılabilecek şarkıları. İyi ki de öyle yapmışım. Şarkı söylerken zaten bütün yaptığım, o şarkının hikâyesi neyse gözümü kapayıp benim başımdan geçiyormuş gibi yaşayarak söylemek.
(...) İstanbul’da büyük bir değişim yaşandı. Anadolu’dan gelenler İstanbul’u kötü etkilediler gibi geliyor. Gibi geliyor değil, öyle. Asıl İstanbullular, iyi müziği dinleyenlerin kimi Bodrum’a kaçtı, kimi daha güneye gitti. İstanbul’u terk ettiler. Bütün o müzik seven, caz seven insanlar hep bir yerlere kaçtı; yahut ihtiyarladılar yahut öldüler. Yani bir nesil bitti ya da bitmek üzere. O neslin yerine birileri geldi; böyle karmakarışık...Abuk sabuk, çirkin, arsız bir moda yarattılar. Yeni sanatçılar da onlara yaranmak için “Halka inelim“ demeye başladılar. Halbuki bir sanatçı halka inmez, halkı kendi seviyesine çıkarır...Biz böyle öğrendik...
(...) Böyle abuk sabuk bir şeyler, böyle bir kültür gelişti. Gözümüzün önünde, göre göre... Değiştiğini göre göre, bağıra bağıra geçti gitti o devir, o güzel devir...”*
***
Nasıl? Siz de benim gibi katılıyor musunuz bu büyük sanatçının görüşlerine?
***
Ayten Alpman Hanımefendi, 20 Nisan 2012’de geride çok güzel şarkılar, güzel yaşanmışlıklar ama belki de bir devrin kapanmasından duyduğu hüzünle bizlere veda etti.
Onu, harika sesini ve yorumlarını dinleyerek ve ömrüm oldukça güzelliklerle, hoşluklarla anacağım. İç dünyamızı zenginleştirdiği ve müziğiyle kattığı değer için Ayten Alpman’a sonsuz müteşekkirim; sevgi ve saygıyla anıyorum...
* Faruk Şüyün’ün söyleşisinden alınmıştır. Kendisine teşekkür ederim.
iPad’imden gönderildi
Yorumlar
Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın