Yakın Türk tarihinin kahramanları...
Kıymetli okur dostlarım, kısa bir aradan sonra tekrar birlikteyiz.
Okumak benim için temel bir ihtiyaç. Yazmak da öyle. Yazamadığım bu süre zarfında, gerçek anlamda bunun eksikliğini hissettim.
***
Sevgili, cânım ülkemizin, aziz vatanımızın içinden geçtiği bu çok zor süreç beni üzüyor ve yoruyor. Sorunları çözmesi gereken siyaset kurumunun iktidarıyla, muhalefetiyle beni tatmin ettiğini söyleyebilmem imkânsız.
Türkiye, demokrasisine sıkı sıkıya sarılarak ve siyaset kurumuyla bu badireleri atlatmalıdır, atlatacaktır. Fakat yapılan ve yapılmayanlarla memleketimiz zaman ve zemin kaybediyor.
Bu konularda çok yazdım, bıkmaksızın yazmaya da devam edeceğim. Katiyen umutsuzluğa ya da karamsarlığa düşmüyorum. Kendime bunu yasakladım. Buna hakkım yok!
Bununla birlikte bazen şu ruh durumuna girdiğimi de itiraf etmeliyim: “Sussam gönül razı değil, söylesem tesiri yok...”
***
Olsun. Yılmak yok.
İnatla, ısrarla ve fikrî takiple hep birlikte çalışarak, yazarak, konuşarak anlatarak Türkiye ve Mersin için doğrularımızı söyleyeceğiz. Bu zor günleri de millî bütünleşme ve dayanışmayla atlatacağız.
***
Bir süre, eğer gündem zorunlu olarak yazmamı gerektirmezse siyaset ve güncel konulara ara vermek istiyorum.
Bu süre zarfında sadece Cumhuriyet tarihini, daha doğrusu İstiklâl Harbi’ni ve Cumhuriyet’e giden o kutlu yürüyüşü yazmak istiyorum. Bunu da, o muhteşem günlerin komutanlarını ve sivil kahramanlarını size anlatarak yapmayı planlıyorum.
***
AKP ve destekçileri, tasarladıkları yeni rejim için “alternatif bir tarihe” ihtiyaçları olduğunu düşünüyorlar. Bu amaçla da tarihî gerçeklere takla attırarak, gerçek kahramanları yok sayıyorlar ve tarihe hiç de iyi geçmemiş ve hatta ihanetleri tescilli kişileri Türkiye’nin kahramanları olarak sunuyorlar.
Örnek mi?
II. Abdülhamit, I. Meclis’i Mebusan’ı kapatan, vehim ve korkuları yüzünden Donanma’yı çürüten ve ülkeyi deniz saldırılarına açık hâle getirerek toprak kaybına sebep olan, Mithat Paşa’yı boğduran, 33 yıl “istibdat” ile ülkeyi yöneten, hafiyelik, “jurnal” ve sürgün sistemiyle hem toplumsal ahlâka zarar veren hem de çok canlar yakan, Bekirağa Bölüğü’ne vatanseverleri doldurtup zulmeden, aklı sıra uyguladığı “denge politikasıyla” Batılı emperyalistlere taviz üzerine taviz veren ve ülkedeki İngiliz, Fransız etkisi yetmezmiş gibi tüm askerî konuları Almanlara teslim etmenin öncüsü olan, fikir hareketlerine ve muhalefete tahammül edemeyerek ezen ve daha sayısız olumsuzluklara imza atan bir padişahtır.
Fakat AKP için o, “Ulu Hakan”dır!
İskilipli Atıf ve Seyit Rıza gibi tescilli hainleri kahramanlaştırırken, Boğazlıyan Kaymakamı şehit Kemal Bey, şehit Hasan Tahsin ve şehit Kubilay gibi nice gerçek kahramanları yok sayıyorlar.
Bu yazdıklarımın o kadar çok örneği var ki...
***
Bu sayfalarda “gerçek tarih” okuyacaksınız. Unutulmaz kahramanlarımızı ve devlet adamlarımızı bir defa daha hatırlayacaksınız...
Onur duyarak, göğsünüz kabararak ve duygulanarak...
Ve umuyorum ki evlâtlarınıza, torunlarınıza bu büyük değerlerimizi hakkıyla anlatacak ve öğreteceksiniz.
Not 1: Bu konudaki ilk makale olan “Kâzım Karabekir”i 18 Mart günü yayımlayacağım.
Not 2: Andımızın Danıştay kararıyla kaldırılmış olmasını şiddetle kınıyorum. Cumhuriyet’in, en yakın zamanda tüm değerlerine ve Andına tekrar kavuşacağına yürekten inanıyorum.
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...”
Şükrü Altınova 16 Mart 2021
Bıkmadan usanmadan bu karşı devrimcilerin gözlerinin içine bakarak tan haykıracağız"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE".