Yapmayınız. Vicdanları yaralıyor, kanatıyorsunuz...
Bir soruyla başlayayım: Gerçekten de Amirallerin Montrö konulu duyurularıyla darbe yapmak istediklerine inanıyor musunuz?
Cevabınız “Evet” ise yazının bundan sonrasını okumayınız lütfen, size hitap etmeyebilir!
***
Montrö konusunda uzman olan iki meslek grubu var: Denizciler ve hariciyeciler.
Emekli Büyükelçilerimiz bu konuda kamuoyunu aydınlattıklarına göre, emekli Amirallerimizin bu anayasal hakkı kullanmaları nasıl darbe olarak değerlendirilebilir?
O duyurunun neresinde darbe iması ya da çağrışımı var?
Herkes yazıp çiziyor. Ayrıntıya girmeyeyim: Ellerinde bırakınız silahı, tek bir er olmayan bu emekli Amiraller nasıl darbe yapacaklar, birileri anlatsa da öğrensek!
***
Bir soru: ABD’nin münferiden ve NATO’yu manivela olarak kullanıp Karadeniz’e girmek istediği ve Kanal İstanbul tartışmalarının yoğunlaştığı bir dönemde Amirallerimizin gözaltına alınması tesadüf mü sizce?
***
Bu Amirallerimizin bir kısmı kamuoyunda pek görünmezken, önemli bir bölümü de özellikle internet gazeteleri ve sosyal medya üzerinden görüş, yorum, bilgi ve tecrübelerini topluma aktarıyorlar.
Yönetici oldukları ya da bünyesinde bulundukları sivil toplum kurumlarında ülkemizin menfaatine çalışmalar yapıyor, raporlar yayınlıyor, makaleler yazıyorlar.
Hemen hepsinin açıklamalarını takip etmeye çalıştığım bu değerli kişilerin ortak özelliği, mesleklerinde fevkalade yetkin olmaları ve üstün entelektüel kaliteleridir.
Herkesin bildiği ve söylemeye gerek bile olmayan ortak paydaları ise vatana âşık olmaları; vatanın, devletin ve Türk milletinin “âli menfaatlerini” her şeyden üstün tutmaları ve daima korumaya çalışmalarıdır.
***
Kendisiyle tanışmaktan ve dostluğuna sahip olmaktan büyük bir onur, şeref ve mutluluk duyduğum Amiral Cem Gürdeniz’in kuramı olan Mavi Vatan kavramı, ne mutlu ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde en yüksek seviyede kabul görmüştür.
“Devlet dili”ne yerleşmiştir.
Hâl böyleyken, paha biçilmez derecede değerli olan Mavi Vatan kuramının yaratıcısı Amiral Cem Gürdeniz gözaltında!
Vatana böyle aşkla bağlı olan, demokrasiyi içselleştirmiş bir kişi olan Cem Amiral’in “darbeci” olduğuna kim inanır Allah aşkınıza?
***
İnanmakta hâlâ zorluk çekiyorum. Demokrasiye aykırı en küçük eylemleri olmamış Amirallerimizi “darbecilikle” yaftalamaya nasıl teşebbüs edilir?
Her şeyi bırakınız, vatan sevgileri ve derin entelektüel seviyeleri ile her darbenin Türkiye’nin aleyhine olduğunu onlardan daha iyi analiz edebilecek kişi sayısı çok azdır!
Sırf bu sebeple bile darbeyi akıllarının ucundan bile geçirmezler. Vatan sevgileri buna manidir!
Onları ülkemizin tamamen zararına olacak bir darbeyle ilişkilendiremezsiniz! İsimleri darbeyle yan yana gelmez, gelemez.
***
“(...) Cem Gürdeniz’in “Mavi Uygarlık” kitabında gözüme Fernand Braudel gibi göründüğünü; Barent Denizi’nden Malakka Boğazı’na kadar dünyanın bütün denizlerinde seyrüsefer eden savaş gemilerini sayabilecek kadar mesleğine hâkim, dünya çapında bir jeostrateji uzmanı olan ve şu anda Ankara Emniyeti’nin nezarethanesinde bekletilen Amiral’i ileride seçilmiş Cumhurbaşkanı sıfatıyla Çankaya Köşkü’nde görme isteğimi belirtmekle yetineceğim...” *
Değerli entelektüel ve yazar Yavuz Alogan’ın kısa bir bölümünü alıntıladığım makalesindeki satırlara tamamıyla katılıyorum.
***
Her devlet vatanseverlerini korur, onlardan yararlanır, onları yüceltir ve “başının tacı yapar.”
Devletler; vatansever, kahraman evlâtlarının omuzlarında yükselir.
Aziz Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Aziz Devletim,
Makûl olan hiç kimse bu duyurunun bir darbe çağrısı ya da çağrışımı olduğuna inanmıyor.
Sana, vatanına ve Türk milletine bağlı olan kıymetli Amirallerimizi anayasal haklarını kullandıkları için özgürlüklerinden daha fazla alıkoymayacağına inanıyorum.
Bu değerli vatan evlâtlarına yapılan muamele vicdanları sızlatıyor, yaralıyor, kanatıyor...
Amirallerimizin en kısa sürede özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum.
* Yavuz Alogan, “Amirallerin Açıklaması”, veryansintv.com, 09.04.2021.
Not: “İsmet İnönü” yazı dizisine bugünlük ara veriyoruz, Salı günü 2. bölümle devam edeceğiz.
Sevil örnek 10 Nisan 2021
Günaydınlar makalenizi okudum iyi ki varsınız; yüreğinize, kaleminize sağlık. Sevgiler.
Mert Özge 10 Nisan 2021
YARSAV Kurucu Başkanı, avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu ve amirallerin avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol yaptıkları açıklamalarda gözaltına alınan amirallerin kötü koşullar içinde olduklarını ve FETÖ’cülerle aynı odada tutulduklarını söylediler. Gerçekten vicdan yaralayıcı bir durumla karşı karşıyayız! Umarım en kısa sürede bu vicdan yaralayıcı durum sonlanır.
İbrahim Cevher CEVHERİ 10 Nisan 2021
Mehmet Bey, Emekli Amirallerimize reva görülen muameleyle ilgili tespitlerinize tamamen katılıyorum. Aynı düşünceleri paylaşan insanların görüşlerini topluca açıklamaları da, Anayasa tarafından teminat altına alınan temel haklardan olduğu tartışmasızdır. Bu görüşün gece açıklanmasını, darbe teşebbüsü iddiasının dayanağı yapmak hukuken kabul edilemez. Öğlen veya ikindi vakti açıklansaydı hangi argüman kullanılacaktı, merak ediyoruz. Ceza Hukukunda illiyet bağı, suçun temel unsurlarındandır. Failin eylemi ile suç teşkil eden netice arasında sebep sonuç ilişkisi yoksa, suç da yoktur malûm. Montreux ve Lausanne'ı savunmak ile darbe teşebbüsü arasında nasıl bir bağ kurulacağını veya kurulamayacağını hep birlikte göreceğiz. Görüş açıklayan kişilerin emekli asker olmasından tedirgin olanlara, "bu askerler evlerindeki vitrinlere koydukları maket gemilerle mi darbeye teşebbüs edeceklerdi" diye sormak lazımdır. Öfke ve vehmin değil, hukukun üstün geleceğine inanmak istiyoruz..
Mehmet S. Nane 10 Nisan 2021
Sayın Sevil Örnek Hanımefendi, nazik mesajınıza teşekkürler. Başta rahmetli Özden Örnek Oramiralim olmak üzere, vatan âşığı tüm Amirallerimizi ve deniz subaylarımızı vefa, şükran, sevgi ve saygı hisleriyle yad ediyorum.
Kalpten saygılarımla.
Mehmet S. Nane 10 Nisan 2021
Mert'çiğim, en genci 65 yaş civarı olan Amirallerimize hiçbir suçları yokken bu yapılanlar tüm vicdanları kanatıyor. Sevgiler.
Mehmet S. Nane 10 Nisan 2021
Kıymetli Cevher Bey, gerçek bir hukuk adamı gözüyle konuyu fevkalade güzel ve anlaşılır biçimde ifade etmişsiniz. Bu gözaltıların hukuki değil, siyasi olduğunu tartışmasız bir şekilde tespit etmişsiniz. Artık, “darbe, askerî vesayet, cunta, muhtıra” sözlerinin hiçbir inandırıcılığı kalmadı. Yersiz bir biçimde senelerdir o kadar çok kullanıldılar ki hepsinin içi boşaltılıp anlamsızlaştırıldı.
Sevgi ve saygılarımla.