Yaşları 80’in üzerinde olan 14 emekli generalimiz “28 Şubat davası” olarak bilinen dava sonucunda müebbet hapse mahkûm edilmişlerdi. Yargıtay’ın bu cezayı onamasından sonra da cezalarının “infazı” için tutuklanarak cezaevine konuldular. Bu onurlu adamların elbette ki hepsi de “teslim” olarak gurur ve vakarlarını bir defa daha gösterdiler.

Davanın ayrıntılarıyla sizleri yormayacağım. Sadece, iddianamenin Fetöcü savcı tarafından yazıldığını hatırlatmakla yetineceğim!

Bu konuda verilen pek çok tepkinin özeti olarak Albay Alican Türk’ün sözlerini aktarmak istiyorum: 

“Bugün Fetö’nün bayramıydı… 
Emeği geçenlere kutlu olsun!”

***

Yaşı 80’i aşmış ve sağlık problemleri de olan bu generalleri zindana atmak, onların “ölüm fermanı” anlamına gelmektedir.

Orgeneral Çetin Doğan, aynı kumpas ve zulme “Ergenekon” ve “Balyoz” sürecinde de uğramıştı. O kumpas ve ihanet davaları yerle bir edildi. 
Pekâlâ, aynı zihniyette olan sözde savcı tarafından iddianamesi yazılan bu “dava” neyin nesidir!

***

Müebbete mahkûm edilen generallerimiz bakınız bu konuda ne diyorlar:

“Biz sadece hükümetin emrini yerine getirdik.” 
“Necmettin Erbakan yaşasaydı bu dava açılamazdı, çünkü darbenin olmadığını söylerdi.”

***
Son bir hususu da yazmalıyım. Bu generallerin rütbeleri de sökülecekmiş! 
Ne yaptılar da bu “ceza” kendilerine verilebildi? Vatana ihanet mi ettiler? Rütbelerinin sökülmemesi için bir cemaate mensup olmaları mı gerekiyordu?

Makam aracıyla tekkeye giden, o şerefli üniformanın üzerine cübbe ve sarık giyen amiral (!) tüm haklarını alarak emekli edilecek, ordudan ihracının ya da rütbe sökülmesinin lafı bile edilmeyecek; aydın generaller müebbet hapsin yanı sıra, rütbe sökülmesiyle cezalandırılacak! 
Bunu kamu vicdanı kabul edebilir mi…

***

Yapmayınız. Adalet ve vicdan herkes için gereklidir. 
Hukuku da, kamu vicdanını da daha fazla zedelemeyiniz…

***

Not 1: Bugünkü Yeniçağ’da da haber oldu. Yüreklerimizi yakan Kastamonu Bozkurt’taki sel felaketinde görev yapan kahraman Mehmetçik, sel çamurlarının içinde bulduğu Atatürk resmini elleriyle büyük bir özenle temizlemiş.  
Bu haber yüreğimi ısıttı, içimi ışıttı. Aslan yürekli evlâtlarımızın tertemiz alınlarından öpüyorum.

Not 2: Çocukluk ve gençlik yıllarımda ateşli bir Fenerbahçe taraftarıydım. Yaşım ilerledikçe futbola ilgim biraz azaldı. Fakat Fenerbahçe taraftarlığımı daima muhafaza ettim, başarılarına sevindim başarısız olduğunda üzüldüm.

Fenerbahçe’ye kurulan kumpas davasında vefalı taraftar gözümde bir kat daha büyüdü. Geçtiğimiz gün oynanan Fenerbahçe Helsinki maçında bu aslan yürekli taraftar, “Ülkede mülteci istemiyoruz” diyerek stadı inletmiş ve vatanlarına bir defa daha sahip çıkmışlar. Hepsinin alınlarından öpüyorum.

Fenerbahçe yöneticilerine dostça bir uyarı: Genç golcü Muhammet golü attıktan sonra kulübün armasını öpmek için beyhude yere formayı araştırmış ama bulamamış!  
Çünkü forma tasarlanırken arma konulmamış! 
Bu üzücü ve şaşırtıcı olay bizim basınımızda da Avrupa basınında da geniş yer aldı. Lütfen, derhal bu hatadan geri dönülsün.