“Harici Bir Hariciyecinin Not Defteri”



Değerli okur dostlar, sizlerle zaman zaman kitaplar üzerine sohbet ediyoruz. Bu yazıda, son okuduğum kitaptan bahsetmek istiyorum. Kitabın adı, “Harici Bir Hariciyecinin Not Defteri”, yazarı Müfit Özdeş. 

Adından da anlaşılacağı gibi, kitap, emekli bir Dışişleri mensubunun, bir büyükelçinin anıları. Eser, 680 sayfa olmasıyla ilk bakışta bazı okurların gözünü “korkutacak” hacimde. 
Diğer “kalınca” kitaplara nasıl yaklaşırsınız bilemem ama bu kitap “su gibi” rahat okunuyor. Katiyen gözünüzü korkutmasın. Başlayın, gerisi gelecektir.

***

Evvela, kitabın yazarından biraz bahsetmek isterim. (Ahmet) Müfit Özdeş, İstiklâl Harbi kahramanlarından Lütfi Müfit Bey’in (Özdeş) torunu. 
L. Müfit Bey, Cumhuriyet’in kurucu kuşağına mensup ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Harbiye ve Erkânı Harbiye Mekteplerinden sınıf arkadaşı olan, onunla birlikte Müşir Hakkı Paşa’nın kumandan olduğu Şam 5. Ordu’ya “nefyedilen” (sürgün), orada Mustafa Kemal’le birlikte Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kuran, İstiklal Harbi sonuna kadar cephelerde çarpışan, bilahare askerlikten emekli olarak II., III., IV. ve V. dönem Kırşehir mebusu olarak Meclis’e seçilen bir kişi. 
Lütfi Müfit Bey, aynı zamanda Türk denizciliğinin çok önemli bir şahsiyeti olan, Yüksek Denizcilik Okulu’nun kurucusu, emekli deniz subayı,  Millî Ticaret-i Bahriye Kaptanı Hamit Naci’nin de damadı. 
Yazarın babası Rifat Özdeş de Amiral. Zaten ailelerinde “bahriyelilik” geleneği var.

Cumhuriyet’in kuruluşunda katkısı olan böyle bir aileye mensup bir büyükelçinin anılarının ilgimi çekeceğini düşünerek kitabı aldım. 
Ve bu düşüncem beklentimin de ötesinde doğru çıktı.

***

Yazar, kitapta aile geçmişinden ve çocukluğundan başlayarak, o dönemin İstanbul panoraması eşliğinde tahsil hayatını, bir süre gazetecilik yapmasını, arkadaşının ısrarı ve neredeyse zoruyla Dışişleri Bakanlığı sınavına girip kazanmasını, askerlik hayatını, Dışişleri’nin Ankara ve yurt dışı görevlerinde yaşadığı bazı olayları, büyük tutkusu olan futbolla ilişkisini ve tabii ki Mülkiye Spor Klübü’nü anlatmış.  
Ayrıca yazarın tanıdığı pek çok kişiyle ilgili anı ve bilgiler de kitapta yer alıyor.

***

Eserde bunlar yer almış, anlatılmış ama bakın nasıl… 
Harika akıcı bir üslûp ve nefis bir Türkçe’yle, kendisi ve hayatla dalga geçerek ve müthiş bir mizah yeteneğiyle… 
Kitabın içine girince, yazarın bu “matrak” tarafının yanı sıra, devlet adamı “kumaşına” ve hassasiyetine sahip olduğunu hissetmemekse imkânsız.

Tüm bunlar bir yana, yazar, üstün vasıflarını katiyen okuyucunun gözüne sokmamış. Hatta pek çok meziyetini adeta gizlemiş. 
Dikkatli okuyucunun, bu keskin zekâlı, hazırcevap, mizah duygusu gelişmiş, dünyaya eyvallahı olmayan ve kafasına uymayan kimseye metelik vermeyen tavrını, kimseye müdanasının olmamasını, Cumhuriyet değerlerine bağlılığını, birinci sınıf bir Türk aydını olmasını, Devlet’in bir memuru olarak Devlet’i ve menfaatlerini nasıl koruduğunu ve savunduğunu, “Devlet ciddiyeti”nin üzerine nasıl titrediğini ve memurluktan “Devlet Adamı” olmaya giden süreçte nasıl vakar ve ciddiyetle görev yaptığını, devletler arası ilişkilerde “mütekabiliyete” verdiği önemi, dostluklarına bağlılığını, kendine güvenini, hiç övünmemesini, adam satmamasını, doğru bildiğini söylemesini ve bu gibi pek çok özelliğini kitabı okurken “süzeceğinden” eminim.

Kitapta insanın karşısına ansızın çıkıveren öyle ince mizah var ki, pek çok yerde gülümsedim, bu güzel mizah sürprizleri karşısında birkaç defa da kahkahayı koyverdim…

Bu kadar yeter sanırım. 
Daha fazlası için kitabı okumalısınız…

***

Yazar, bu kitabı Kovid-19 sebebiyle evden çıkamadığı için ve bazı yakınlarının, “Yıllar süren dırdırından illallah” diyerek yazmış. (Ayşen Hanımefendi’ye çok teşekkürler.) 
Çok da iyi etmiş.

Her şey bir yana, Müfit Özdeş kitabı yazarak, kendisini yani bu kadar değerli bir devlet adamını tanımamızı sağladı.

***

Hep konuştuğumuz, anlattığımız, yazdığımız gibi: Türk toplum ve siyasi hayatı ve Türk insanının üstün hasletlere sahip yapısı 24 Ocak kararları ve 12 Eylül felaketinden sonra yerle bir oldu.  
Burada neoliberal kapitalist sistemin son 40 yılda ve özellikle son 20 senede verdiği zararları, yaptığı dehşetli büyük tahribatı tekrar edecek değilim.

İşte, Müfit Özdeş bu kitabı yazarak, “eski Türkiye” dedikleri ve Cumhuriyet değerlerine sahip insanların yaşadığı toplumu ve Devlet’i hatırlatan bir aydın, üst düzey bir devlet görevlisi ve devlet adamı olarak çok önemli bir iş yapmıştır.

Bu çok değerli eseri herkesin ama özellikle 50 yaş altındaki kişilerin okumasını kuvvetle tavsiye ederim.

***

“Yeni” her zaman iyi olan anlamına gelmez. “Yeni Türkiye” denilerek, iyilik algısı yaratılması da sevgili ülkemizin, aziz vatanımızın daha iyi yönetildiğinin göstergesi ya da kanıtı olamaz.

En ufak şüphe ya da tereddüt yoktur: “Eski” dedikleri sistemimize yani Cumhuriyetimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. 
Müfit Özdeş gibi değerlerimiz yolumuza daima ışık tutacaktır.

***

Değerli büyüğüm Büyükelçi Müfit Özdeş Beyefendi’ye naçiz bir Türk vatandaşı olarak bu eseri yarattığı için kalpten teşekkürlerimi sunuyorum.

Kitabın başındaki yazarı tanıtan yazı, futbol tabiriyle “2021, ‘altın gole’ kadar uzatmalara devam…” şeklinde bitiyor. 
Yüksek müsaadeleriyle, Müfit Özdeş’i Cumhuriyet’e bağlılığı, pırıl pırıl düşünceleri ve sağlam kişiliğiyle henüz “ikinci devrenin” başında olarak gördüğümü söylemeliyim.

 

 

  • Mehmet S. Nane

  • 23 Ekim 2021

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right