Şeytan
Başlangıç notu: Bu bir futbol yazısı değildir.
***
Rahatsızlığımdan dolayı hemen her gün hastaneye taşındığım şu günlerde yazılarıma bir müddet mecburi ara verecektim. Fakat cânım memleketimizde ne mümkün…
“Şeytan” lakaplı eski futbolcu Rıdvan’ın hem de Devlet’in televizyonu olan TRT’de saçmalıklarına bir yenisini ilave ettiğini okuyunca bir şeyler yazmak şart oldu!
***
Hemen hatırlatayım ki vatandaş olarak hepimiz TRT’ye “zorunlu” ödeme yapıyoruz. Yani Devlet kadar TRT’nin “sahibi” olmasak da, en azından hissedarıyız.
Böyle olur/olmaz şahısların kamuya ait televizyon kanalında saçmalamamasını beklemek en doğal hakkımız.
(3093 sayılı TRT Gelirleri Kanunu uyarınca, görsel/işitsel yayınları alan her türlü cihaz için alınan bandrol ücretleri TRT’ye aktarılıyor. İlave olarak tüm vatandaşlar aktif elektrik enerjisi bedeli üzerinden TRT’ye %2 oranında pay ödüyor.)
***
Daha önce, “Aylardır siyaset var tribünlerde. İzmir Marşı’yla Atatürk’ü mü seveceksiniz?” saçmalığıyla gündeme gelen Şeytan Rıdvan, Konyaspor-Fenerbahçe maçını yorumladığı TRT’nin son programında, Konyasporlu taraftarların İzmir Marşı’nı söylemeleri ve “Mustafa Kemal’in askeriyiz” tezahüratı üzerine de “Spora neden siyaseti karıştırmak istiyorlar anlamıyorum” demiş.
***
Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Yani insan hafızasının unutmak gibi bir kusuru vardır. Dolayısıyla hatırlatalım.
Atatürk’ü, Atatürkçülüğü ve İzmir Marşı’nı “siyaset” zanneden, Cumhuriyet’i bırakınız anlamayı, Cumhuriyet’in anlam ve değerinden bihaber olan bu Şeytan, 2017 referandum reklamlarında büyük bir sakillikle ve kendisi gibi sakil bir güruhla birlikte, “Evet” için vıcık vıcık destek isterken siyaset yapmıyor muydu?
Bu yaptığı spora siyaset sokmak değil miydi?
Varlık sebebimiz olan Atatürk ve Cumhuriyet’imize ve milli marşlarımız gibi değerlerimize “siyaset” diyerek, bulunduğu seviyesiz cehalet çukuruna daha da batan bu kara cahil; okumaz, bilmez, anlamaz haliyle spora siyaset sokarken ne yaptığını sanıyordu?
Fenerbahçe’nin, Türk futbolunun ve Türk halkının ona sporcu olarak verdiği değeri ve krediyi, şımarık cehaletiyle siyasete bulaştırarak çarçur etmiyor muydu?
Bu Şeytan, kendisine mikrofon uzatıldığında, ilkokul seviyesinde olan, “Türkiye kaç bölgeden oluşmaktadır” ve “Türkiye hangi yarım kürededir” sorularına cevap veremeyen zırcahil bir adam değil midir?
Bu cehaletiyle mi kendinde bu konularda kelam edecek vasfı buluyor?
Bu nasıl bir hadsizlik ve bilmediğini bilmemektir ki yediği bu herzelere devam etmektedir?
Kanımca, bu Şeytan’a verilecek en iyi cevap, Türk halkının bir zamanlar değer vererek el üzerinde tuttuğu bu şahsı defterden silmesi olacaktır.
***
Değerli okurlarım, çocukluğumdan itibaren içinde fanatizm içermeyen Fenerbahçe taraftarıydım. Fakat futbol spor olmaktan çıkıp korkunç büyük bir endüstriye dönüştüğünde, Türk takımlarında Türk oyuncular azınlığa düştüğünde ve maalesef spora yakışmayan kirli ilişkiler de işin içine girince tamamen soğudum.
Allah aşkınıza soruyorum: Eskiden taraftarı olduğum, şimdi de başarı kazandığında hoşuma giden Fenerbahçe’de ve diğer takımlarda kaç yabancı oyuncu oynatma "hakkı" var?
Ben ipin ucunu kaçırdım: 6 mı, 7 mi, 8 mi? Yani 11 oyuncunun çoğunluğu! Aferin size!
Parayı verip dışarıdan oyuncu alma imkânı olan tüm Türk futbol kulüplerinde durum böyle. Esasında tüm dünyada durum aşağı yukarı aynı.
Pekâlâ, şimdi lütfen söyleyiniz bana, takımdaki yarıdan fazla oyuncunun Türk olmadığı bir takıma ben nasıl “Türk takımı” diyerek onun taraftarı olmaya devam edebilirim?
(Ne zaman ki büyük çoğunlukla Türk sporcuları Fenerbahçe’de oynamaya başlar, o zaman tekrar takımımın taraftarı olmaya iftiharla geri dönerim.)
Aslında, futbolun içine gömüldüğü temel sorun Türkiye’nin de en büyük sorunu: Üretimsizlik.
Yani bunu futbol diline uyarlarsak, altyapıdan kaliteli ve dünya standartlarında genç ve yeni oyuncular yetiştirilmediği için kulüpler “parayı basıp” dışarıdan oyuncu alıyor.
Malûmunuz, Türkiye de bu mantıkla yönetiliyor. Üretmeye ne gerek var, parasını verip dışardan alırız kafası!
***
Neticede, vakti zamanında bu Şeytan, bir Türk takımı olan Fenerbahçe’de görev yapmıştır.
Bu Şeytan, büyük ve değerli bir kulüp olan ve Türk futboluna büyük hizmet etmiş Fenerbahçe’yle birlikte anılmayı hak etmiyor.
Bu Şeytan, Fenerbahçe’yi hak etmiyor.
***
Sadece mesleklerin değil, genel manada her topluluğun iyisi de vardır, kötüsü de. Bu da son derece doğaldır.
Türk futbolu bünyesinden Metin Oktay, Can Bartu gibi futbol dışında da topluma örnek olmuş yüksek kalite, nitelik ve seviyede "adamlar" da çıkarmıştır, "Şeytan" da.
Bizim için sadece "adamlar" vardır, gerisi yok hükmündedir.
Bitirme notu: Konyaspor taraftarı kardeşlerimi tertemiz alınlarından öpüyorum.
Mert Özge 3 Kasım 2021
Doğrusu Rıdvan gerçekten lakabının hakkını vermiş! Bu Rıdvan Dilmen ve benzerleri çıkarları için ruhunu şeytana satmada dünyaca ünlü İngiliz yazar Christopher Marlowe’un aynı adlı tiyatro oyunundaki Dr. Faustus’tan farkları yok! Her yanımız çıkarları için ruhunu şeytana satan karaktersizlerle sarılmış durumda!