Millî Mücadele ile İstiklâl Harbi kahramanları ve Cumhuriyet’in kurucu büyükleri (7)
Mustafa Necati
Otuz beş senelik kısacık bir hayat...
Ve bu hayata sığdırılmış her biri de birbirinden değerli destansı hizmetler...
Hangi şehire, hangi görevle giderse gitsin muhakkak büyük eserler yaratan; çalışmaya, üretmeye doyamayan bir kişilik yapısı...
Kendi hayatını ikinci plana atarak, önceliği Cumhuriyet ve Devlet olan, vatana adanmış bir hayat...
Türkiye Cumhuriyeti’nin de, Türk Devrimi’nin de, Türk Millî Eğitimi’nin de temel taşlarından biri...
Mustafa Necati...
***
Mustafa Necati, 1894 senesinde İzmir’de doğdu. Lise tahsilinin ardından 1914’te İstanbul Hukuk Mektebi’nden avukat olarak mezun olarak İzmir’e döndü.
İlk görevi Kız Öğretmen Okulu’nda öğretmenlikti. Yakın arkadaşı Hüseyin Vasıf (Çınar)Bey’le 1915’te Özel Şark İdadisi’ni (Lise) kurdu ve müdürlük göreviyle birlikte edebiyat öğretmenliği görevini de üstlendi.
Bu yoğun tempo içinde avukatlık mesleğini de İzmir halkının yararına kullanmayı ihmal etmedi. I. Dünya Harbi sonrasında İtilaf Devletleri’nin işlerine son verdiği Aydın-Kasaba demiryolu işçilerinin haklarını savundu. Bu amaçla bu işçilerin örgütlenerek haklarını savunabilmeleri için “İzmir Demiryolları İslâm Memurini Teâvün Cemiyeti”nin kurulmasına öncülük etti.
Bu sosyal görevi yerine getirirken diğer yandan da savaştan döndükten sonra işsiz kalan yedek subayların maddi sıkıntılarını çözmek için çalışmalar yaptı. Bu amaçla “İhtiyat Zabitanı Teâvün Cemiyeti” kurulması için öncü oldu.
Yaptığı bu çalışmayla daha o tarihten Kuvayı Milliye’nin nüvesini de oluşturmuş oluyordu. Çünkü bu yedek subayların hepsi de vakti geldiğinde Kuvayı Milliye’ye ve İstiklâl Harbi’ne katılacaklardır.
Mustafa Necati, biraz sonra da göreceğimiz gibi, daha çok genç yaşlarından itibaren “örgütlü toplum”un önemine inanmış, bu amaçla sayısız çalışmalar yapmıştır.
Bu çalışmaların en önemlileri de kurduğu ya da kurulmasında öncü olduğu cemiyetlerdir. O, çok fazla olan üstün vasfına ilave olarak büyük bir “kurucu”dur.
***
Mustafa Necati Bey, bu dönemde Türk Ocağı’na katılarak etkin bir şekilde faaliyetlerine katıldı. İzmir'deki ilk gençlik yıllarından itibaren bütün hayatı boyunca spora önem verdi ve spordan hiç kopmadı. Altay Klübü’nün kurucuları arasında yer aldı.
İzmir'in Yunanlar tarafından 15 Mayıs 1919’da işgal edilmesinin tüm vatanseverler ve aydınlar gibi Mustafa Necati’ye de çok olumsuz tesirleri oldu.
Örgütçü bir milliyetçi olduğu için Yunan’ın ilk hedeflerinden biri olacağını biliyordu. Bu sebeple İstanbul’a gitti. Dahiliye Nezareti’ne başvurarak görev istedi. Bir müddet Bakanlık’ta çalıştıktan sonra Karasi (Balıkesir) Mutasarrıf Yardımcısı olarak bu vilayete gönderildi.
Balıkesir’deki görevinde bir müddet çalıştıktan sonra, vatan müdafaasında daha rahat çalışabilmek için görevinden ayrıldı ve Kuvayi Milliye Müfreze Kumandanlığı (Balıkesir Takip Müfrezesi) görevini üstlendi.
Bu görevi sırasında Anzavur isyanında ve Yunanlarla çarpışmalarda kuvvetleriyle birlikte büyük yararlıklar gösterdi.
Kuvayi Milliye Kumandanlığı bu vatansever aydının, vatan için gerektiğinde silahla mücadeleye gireceğinin de görüldüğü bir dönem olmuştur.
Mücadeleyi hem fikren, hem silahla yürütüyordu. Birlikte lise kurdukları İzmir’den arkadaşı Hüseyin Vasıf ve onun kardeşi Mehmet Esat’la birlikte “İzmir’e Doğru” isimli bir gazete çıkardılar. Bu gazete Kuvayi Milliye’nin ve Millî Mücadele’nin sesi olarak 74 sayı yayınlandı.
Balıkesir’de bulunduğu 7 ay zarfındaki “Kurucu ruhu” bunlarla sınırlı kalmadı. Gençlerin yararlanması için Balıkesir İdman Yurdu spor klübünü de kurarak başka bir hizmete daha imza attı.
23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla Saruhan (Manisa) milletvekili seçildi ve 29 Nisan tarihinde ilk Meclis’e katıldı. Yaşı 26’dıydı.
***
Mustafa Necati hukukçu olduğu için, Meclis’e katılmasından sadece 4,5 ay sonra Sivas İstiklâl Mahkemesi Üyesi olarak görevlendirildi. Ardından Kastamonu İstiklâl Mahkemesi ve en son da Amasya İstiklâl Mahkemesi Başkanlığı görevlerini yaptı.
Bu görevleri sebebiyle çoğunlukla Ankara dışında olmasına rağmen Meclis’te 74 konuşma yaparak en çalışkan milletvekillerinin ilk sıralarında yer almıştır.
Kastamonu’daki bu görevi sırasında Himaye-i Etfal Cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu) ve Kastamonu İlim Cemiyeti’nin kurulmasını sağladı. Ayrıca Muallimet Cemiyeti, Gençler Mahfeli ve Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin (Kızılay)çalışmalarına büyük destek verdi ve katkılarda bulundu.
Tüm bu çalışma ve hizmetlerinden dolayı belediye tarafından Kastamonu’nun Fahrî Hemşehrilik unvanı verildi.
***
Mustafa Necati Bey, TBMM’nin 11 Ağustos 1923 tarihinde başlayan II. Dönem’inde İzmir milletvekili seçildi. Meclis’in toplanmasından sadece 10 gün sonra “Mübadele İmar ve İskân Vekâleti” kurulması için teklif verdi. Bu Bakanlık 13 Ekim 1923’te kurulmuş ve Mustafa Necati ilk Bakan olarak seçilmiştir.
Bu bakanlık görevinde sadece 5 ay kalmasına rağmen yine çok kısa bir zaman dilimi içerisinde büyük hizmetler yaparak iz bırakmıştır. Öncelikli iş olarak bakanlığın merkez ve taşra teşkilâtlarının kuruluşunu tamamlamıştır. Eş zamanlı olarak da ülkeye mübadele ile gelen Türk’lerin yerleştirilmesi işleriyle ve İstiklâl Harbi’nde Yunan’ın yakıp yıktığı yerlerin imarı için yoğun çalışmalar başlatmıştır.
İsmet Paşa (İnönü) 6 Mart 1924 tarihinde kurduğu hükümette bu çok çalışkan ve üretken genç milletvekiline Adliye Vekili (Adalet Bakanı) olarak yer verdi. Bu görevi devam ederken kısa bir süre için Şeyh Sait isyanı sebebiyle kurulan Diyarbakır İstiklâl Mahkemesi’nde savcı olarak görevlendirildi. Bunu müteakiben kurulan Şark İstiklâl Mahkemesi Başkanlığı görevini üstlendi.
Adliye Vekilliği döneminde “Şer’iye Mahkemeleri” kaldırılmıştır. Bu da Cumhuriyet Devrimi’nin önemli başarılarından biridir.
Mustafa Necati Bey, 20 Aralık 1925 tarihinde Maarif Vekili (Millî Eğitim Bakanı) olarak görevlendirildi.
Ve o tarihe kadar yaptığı çok değerli hizmetlere ilave olarak onu Cumhuriyet’in unutulmazları arasına sokan hizmetleri de bu bakanlığı döneminde gerçekleştirdi.
Maarif Vekâleti görevindeyken III. TBMM’ye 1 Mayıs 1927’de İzmir milletvekili olarak dahil oldu.
***
Az evvel de söyledim: Mustafa Necati Bey, Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde yaptığı hizmetlerle ve devrimlere birinci dereceden katkılarıyla “ölümsüzler” arasında yerini almıştır.
Ve bu görevi ne yazık ki sadece 3 yıl sürebilmiştir. Yaptığı eşsiz değerdeki hizmetlerden bazılarını hatırlatmak isterim:
İlk iş olarak, 789 No’lu Maarif Teşkilâtı’na Dair Kanun’u çıkardı ve merkez teşkilâtını kuvvetlendirdi. Böylelikle çok hatalı biçimde uygulanarak eğitim işlerini valilere bırakan çarpık sistemi sona erdirdi. Bakanlık bünyesinde; Terbiye-i Umumiye Heyeti (Genel Eğitim Komisyonu), Lisan Heyeti ve mevcut bakanlık kuruluşlarının toplanması işlerini yaptı.
Bu kanuna “Maarif hizmetinde asıl olan öğretmenliktir” hükmünü yazdırarak öğretmenlik mesleğinin itibarını yükseltti. Bununla yetinmeyerek öğretmenlerin tayin, terfi ve maaş gibi özlük haklarının da düzeltilmesini sağladı.
Eğitim-öğretimin standartlarının yükselmesi için Avrupa’ya uzmanlar gönderdi. Öğretmen okulları, orta ve yüksek öğretmen okulları kurdu. Bunların bazıları; Gazi Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü, Balıkesir Muallim Mektebi, İzmir Erkek Öğretmen Okulu.(Vefatından sonra Balıkesir’deki okulun adı, anısını yaşatmak için, çok doğru ve vefalı bir karar vererek, Balıkesir Necatibey Muallim Mektebi olarak değiştirilmiştir.)
Köy okulları ve köy öğretmen okullar açtı. Ortaöğretim parasız hâle getirildi ve okul kitapları bakanlık tarafından bastırılarak ücretsiz dağıtıldı. Devletin denetimi dışında kalan eğitim kurumları kontrol altına alındı.
En önemli iki hizmeti ise Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Eğitim ve Öğretimin Birleştirilmesi) ve Harf Devrimi’ni Mustafa Kemal Paşa’yla birlikte yapmasıdır.
***
Mustafa Necati Bey, hiç olmayacak bir zamanda, hiç olmayacak bir yaşta ve hiç olmayacak bir şekilde apandist patlamasından bu dünyaya veda etti.
Tarih 1 Ocak 1929, bu genç adamın, bu ateşli Cumhuriyetçi ve devrimcinin yaşı ise sadece 35’ti...
***
Acı haber, Ankara’da bomba gibi patladı. Cumhuriyet’in o değerli, şerefli ve saygın kuşağından, derinden üzülmeyen ve kederlenmeyen bir tek kişi kalmadı.
Fakat bir kişi vardı ki...
O belki de herkesten çok daha fazla üzüldü bu büyük kayba...Daha derinden yandı yüreği...
Çünkü sadece bir çalışma arkadaşını değil, fikir, yol ve ideal arkadaşını da kaybetmişti...
O kişi...
Gazi Mustafa Kemal Paşa’ydı...
Ve...
“Ah çocuk, ah çocuk...” diyerek, hıçkırıklarla ağladı...
***
Mustafa Necati Bey’i tam manasıyla ve hakkıyla tarif edebilmek için çok çok fazla sıfat kullanmak gereklidir.
O, genç Cumhuriyet için paha biçilmez, paha biçilemez bir değerdi. Yaşayabildiği sadece 5 yıllık kısacık Cumhuriyet Türkiye’sine birden fazla ömre yetecek kadar hizmetlerde bulundu.
O gencecik yaşlarında Cumhuriyet’in temel direklerinden biri ve geleceğiydi.Yapacağı daha çok, pek çok hizmet vardı. Olmadı.
Mustafa Necati Bey, Cumhuriyet ideallerine sıkı sıkıya bağlı bir vatansever, Cumhuriyet’in temeli, direği, her şeyi, gerçek bir aydın, inanılamayacak ölçüde çalışkan, atılımcı, devrimci, çağının ilerisini görebilen, memleket davasının inançlı bir neferi, çok yönlü, yüzü uygarlığa dönük, elini attığı her işte başarılı olan, kurucu, hizmet ve proje adamıydı.
Mustafa Necati Bey, Mustafa Kemal Atatürk’ün “İrfan Ordusu”nun en önde yer alan askeriydi.
Mustafa Necati Bey, elbette ki bulunduğu makamlarla değil; yüksek kişiliği ve yaptığı üstün işlerle “Büyük Adam”dır.
Bu büyüklüğe oturduğu makamlar bir şey katmamıştır. O, her oturduğu makamı şereflendirmiştir.
***
Büyük adam Mustafa Necati’nin şerefli, onurlu, saygın hatırası önünde derin bir tazimle eğiliyorum.
Yorumlar
Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın