TRT’yi ciddiye almayıp terk edeli 20 sene oldu. Haberleri haber değil. Dinlemek vakit kaybı. 
Diğer programlarına gelince, zaten 12 senedir hiçbir televizyon kanalını izlemiyorum. TRT de o fasla dâhil. Kaybım yok. Aksine özellikle akşamları çok rahatım.

***

Bu televizyon ilgisizliğim nedeniyle TRT’de yayınlanan “Kıbrıs: Zafer’e Doğru” isimli diziden de haberim yoktu. 
Ta ki internet haberlerine düşüne kadar. 
Okuduğum haberlerde, dizide olduğunu öğrendiğim bazı sahneler tek kelimeyle kanımı dondurdu. Kısaca aktarmak isterim.

Bir sahne şöyle: EOKA’cı Rum katil sürüsünün başındaki Türk düşmanı Samson’un, Rauf Denktaş’ın kafasına silah dayayarak tehdit ettiği gösterilmiş. 
İkincisi daha da feci: Türk’lerin aziz liderleri Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş acizlik ve çaresizlikten ağlarken gösterilmişler. 
Üçüncüsü de diğerleri kadar rezil: Rauf Denktaş, Lefkoşa sokaklarında kaçıyor! Katil sürüsünün başı Sampson arkasından bağırıyor: “Kaçma Rauf…”

***

Söylemeye gerek yok ama tarihe bir defa daha not düşelim: Elbette ki bunların hiçbiri yaşanmadı. Bu çekilen sahnelerin hepsi de tarihî birer yalan. 
Dizi için “Gerçek bir varoluş hikâyesi” demişler ama yalanlarla tarihe ihanet etmişler!

Bu diziyi Rum ya da Yunan çekse herhalde bu kadar ileri gidemezlerdi…

***

İnanmakta hâlâ güçlük çekiyorum. Bu dizi ve bu sahneler devletin televizyonu olan TRT’de nasıl yayınlanabilir...
Gerçi özel televizyonlardan biri olsa da fark etmezdi. Neticede bahsettiğimiz bir Türk televizyonu. 
Düşünüp duruyorum: Nasıl insanlar mensup oldukları milliyete ve millete bu kadar yabancılaşır da böyle bir iş yapar?

***

Lütfen!  
Lütfen, kimse bana sanatın özgürlüğünden, dizinin ve senaryosunun kurgu olduğundan, hayal gücü kullanıldığından falan bahsederek olayı hafifletmeye kalkmasın! 
Bu yapılan sanat falan değil, düpedüz varlık sebebimize, millî mensubiyetimize ve değerlerimize saldırıdır.

Bir milliyet ve o aidiyete sahip bir millet olmadan, üzerinde yaşanılan toprak parçası nasıl vatan yapılabilir? Buna cevap verebilecek olan var mı? 
İşte; milliyete, millete, tarihî gerçeklere ve tarihî değere sahip kişilere saldırılması bunun için kabul edilemez!  
Affedilemez ve vicdanlarda mahkûm edilir…

***

İçim yanıyor… 
Biz ne zaman, nasıl, hangi yanlışlarla böyle bir topluma dönüşebildik… 
Ne zamandan beridir milliyetimizi, milletimizi, ve en büyük millî davamızı inkâr edecek şuursuzluğa kapılan insanlar yetiştiriyoruz… 
Türk Milleti’nin o üstün hasletlerini ne zaman kaybetmeye başladık ve iş bu noktaya kadar geldi… 
Bu tür olaylar ne zaman vaka-i adiyeden sayılır oldu da toplum olarak tepkisiz kalabiliyoruz…

Böyle bir diziyi yapan, oynayan, yayınlayan, “emeği geçen” insanlar nasıl bir meşrebe sahiptir, anlamak benim için o kadar zor ki…

***

İçim yanıyor… 
Mahcubum… 
Üzgünüm…

Rauf Denktaş’ın ismi her geçtiğinde sevgi ve saygıdan kabaran yüreğim, bu defa üzüntüden duracak gibi; iftihardan yaşaran gözlerim, bu defa kederden, öfke ve hırsımdan ıslak… 

***

Büyük lider, dava ve devlet adamı Dr. Fazıl Küçük, büyük lider, dava ve devlet adamı, Kıbrıs’ta Türk’ü yok olmaktan kurtaran “adam”, kurucu Cumhurbaşkanım R. Rauf Denktaş, TMT’nin aziz Kıbrıs vatan toprağına şehit düşmüş, gazi olmuş şanlı mücahitleri, Mutlu Barış Harekâtı’nda kardeşleri Kıbrıs Türk’leri ile toprağa düşerek şehit ve gazi olan Türkiye Türk’leri kahraman askerlerimiz, tarih boyunca Kıbrıs Türklüğü davasına baş koymuş isimsiz kahramanlar, Kıbrıs’ımın, yavru vatanımın taşı, toprağı, börtüsü, böceği, havası, suyu, kurdu, kuşu, ağacı, çimeni…

Üzgünüm…