CHP ve tarz-ı siyaset
Toplum, başta CHP olmak üzere muhalefetin siyasete daha etkili biçimde ağırlığını koymasını bekliyor.
Türkiye’nin her alanda ve her manada tarihinin en ağır şartlarını yaşadığı böyle bir dönemde bile AKP’nin birinci parti olması kendi başarısından değil, muhalefetin başarısızlığı ve basiretsizliğinden kaynaklanıyor.
İlginç mi, tuhaf mı, Türkiye’ye özgü bir durum mu?
Halk ekmek derdinde ve onu bu büyük derde sürükleyen iktidar hâlâ birinci parti.
Ve muhalefetin “büyük” kısmı raporlar, bildiriler yayımlayarak, Altılı Masa görüşmeleri yaparak, Salı günü Meclis konuşmalarıyla güçleneceğini, halka güven vereceğini sanıyor. İşin daha da kötüsü muhalefet görevlerini yaptıklarını zannetmeleri!
Vah cânım memleketim, vah!
***
Tam 42 senedir Cumhuriyet’ten, itidalli ve dengeli dış politikadan, karma ekonomiden ve tüm Cumhuriyet değer ve kazanımlarından adım adım uzaklaştırıldık.
Ülkemiz siyasetinde yaşanan facialar serisi 24 Ocak Kararları ile başladı, 12 Eylül darbesiyle neoliberalizme teslim olundu, adını bile anmak istemediğim cunta başı Kenan Evren’in Yunanistan’ın NATO’ya dönmesi için tek başına verdiği kararla dış politikaya sirayet etti, özelleştirme rezaletleri ile hızını artırdı ve Cumhuriyet’in memlekete kazandırdığı hangi değer ve hangi kurum varsa birer birer yozlaştırılmasıyla aralıksız devam etti. Bu politikalar son 20 senede ise zirveye ulaştı.
Sonuç ortada.
Tüm bu Cumhuriyet değerlerine en çok sahip çıkması gereken, Cumhuriyet’i kuran parti olan CHP değil midir?
Pekâlâ, bir defa daha soralım o hâlde: Nedir CHP’deki bu politikasızlık?
***
Belki de onlarca defadır yazdım. Bir defa daha yazayım. Eşsiz Atatürk’ün partisi olması hasebiyle CHP üyesi olmakla iftihar ediyorum.
Fakat sürekli biçimde sormadan da edemiyorum.
Bu parti, o parti midir?
Yani “yeni” dedikleri CHP, Cumhuriyet’i kuran parti midir?
***
Memleket her konuda yangın yerine dönmesine rağmen CHP’nin anketlerde hâlâ ve hâlâ %23-27 arası çıkması sadece bana mı dert oluyor?
Memleketin bu hâline rağmen ana muhalefetin oyları yerinde sayıyor!
İnanılır gibi değil!
Bunun manası, uygulanan politikaların halkta karşılık bulmaması, halka güven vermemesi değil de nedir?
Şurada seçim geldi çattı işte. Ana muhalefet, halkın benimsemediği artık aşikâr olan bu politikalarla mı Türkiye tarihinin en önemli seçimine girecektir?
Görülmek istenmiyor mu?
Halk CHP’sini istiyor, “yeni” dediklerini değil!
***
Oysa ana muhalefet partisi olarak CHP’nin yapması gerekenler o kadar basit ki…
Önce şu “yeni” lafını bırakacaksınız kardeşim! CHP, CHP’dir bunun yenisi eskisi olmaz.
Onun ruhu Millî Mücadele’den, TBMM’nin açılışından, İstiklâl Harbi’nden, Cumhuriyet’in ilanından, devrimlerden beslenir. Bunlara sahip çıkacaksınız.
CHP’nin Türkiye’yi kucaklayan anayasası 1924 Anayasasıdır. Ona sımsıkı sarılacaksınız, 1921’dekine değil!
CHP, Gazi Mustafa Kemal Atatürk demektir. İçinden bu eşsiz adamın ruhunu değil gölgesini bile çıkarsanız geriye bir şey kalmaz. Bunu tek bir saniye bile unutmayacaksınız!
CHP, liberal değildir. Neoliberalizm ise yanına bile yanaşamaz. Bunların sözde olmadığını, devletçiliği ve karma ekonomik politikayı benimsediğinizi politikalarınızla göstereceksiniz.
Aşındırılan devrimleri, laikliği kendinize dert edinecek, gündeminizin ilk sıralarına taşıyacaksınız.
Ve Atatürk’ün milliyetçilik anlayışını CHP’de tekrar egemen hâle getireceksiniz.
Sonuç olarak: Bayrağınızda o onurlu Altı Ok’un olduğunu ve onun şerefli anlamını unutmayacaksınız.
***
Seçim süreci başladı başlayacak. Bu dönemde halkın karşısına çok karmaşık politikalarla çıkmanın gereği yok. Ayrıntıdan kaçınmak, öz ve sade olmak lazım.
CHP, temel konularda halkla birebir temas etmeli ve iktidara geldiğinde uygulayacağı politikalar açısından topluma güven vermelidir. Halk ve seçim böyle kazanılır.
Seçim sürecinde 3 esas üzerinde yürümek gerekmektedir.
1. CHP, halkın en temel sorunu olan hayat pahalılığını yok etme ve ucuz gıdaya erişimi nasıl sağlayacağını topluma açıklamalıdır. Bu konuda toplumu ikna etmelidir. Halkın azımsanamayacak bir bölümü evlâtlarını nasıl doyuracağının büyük kaygı ve telaşı içinde. İnsanım diyen herkesi kederden yerine “mıhlayan” bir üzüntü tablosudur bu. Anne-babalar çocuklarına yemek yediremiyorlar! Bundan daha yıkıcı ve kahredici ne olabilir?
2. CHP, sığınmacı denilen istenmeyen misafirlerin derhal gönderileceklerini açıklayıp bunun takvimini halka anlatılmalıdır. Toplumda bu konuda infial vardır. Halkın ezici çoğunluğu bu kişilerin ülkemizden gönderilmesini istiyor.
Allah aşkınıza, örgütlenmesini henüz tamamlamamış, toplum tarafından tanınan bir tek yöneticisi olmayan Zafer Partisi, sadece Ümit Özdağ’ın açıkladığı sığınmacı politikasıyla %4 oya ulaştı. Bu da mı görülemiyor?
CHP bu yabancıları beka sorunu olarak görmüyor mu? CHP’nin ilkelerinden biri de milliyetçilik değil mi?
3. Ve… Belki de her şeyin ilk adımı, CHP’nin tüm politikalarını Cumhuriyet’in özellikle ilk 15 yıllık manevi mirasına, Cumhuriyet ve Atatürk değerlerine dayandırması gerekliliğidir.
Bu bir politika değişikliğidir, derhal gerçekleştirmek ve topluma da bunu göstermek gerekmektedir. Cumhuriyete bağlı kitleler CHP’ye bu konudaki eksikliğinden dolayı küskündür. Bu önemli kitlenin biat kültürünü benimsemesi mümkün değildir. Türkiye’nin bu aydın yürekli insanları, “tıpış tıpış” bir yerlere gönderilemeyeceklerini, “Ekmek için Ekmelettin” saçmalığında tavırlarını gösterip sandığa gitmeyerek göstermiştir. Unutulmamalıdır!
Seçime kadar öncelikli olarak bu politikaların halka anlatılması inanınız yetecektir. Diğer konular zaman içinde yerli yerine oturtulur.
Bu aşamada zaten çok yorgun ve yılgın olan halkı pek çok konuyla ya da vaatle daha da yormanın âlemi yoktur. Halk canını çok yakan bir iki konuda inanacağı ve güven duyacağı sözler duymayı bekliyor.
Türkiye’yi ayağa kaldırmak ve AKP’nin bozduklarını tamir etmek için uygulanacak diğer tüm ayrıntılı politikalar, hükümet programına yazılır ve iktidara gelince hepsi bir bir uygulanır. Bu kadar yalın ve basit!
***
Bir önceki yazımda bir öneride bulundum. Tekrar ediyorum: Türkiye karış karış gezilmeli, halka fiziken dokunulmalıdır. Seçime kadar Ankara’dan çok başka vilayetlerde, ilçelerde, köylerde uyumak lazımdır. Halk, partisinin kendisine geldiğini ve kendisi ile bütünleştiğini görmelidir.
Eş zamanlı olarak olabildiğince çok miting yapılmalıdır. Mitinglerin modasının geçtiğini düşünen varsa fena halde yanılır!
***
Bakınız, siyaset psikolojisinden haberi olan herkes, toplumun güçlü ve daha da önemlisi gücü artan, güçlenen partiye eğilim gösterdiğini bilir.
CHP ortalama %25’e mahkûm olamaz! Olmamalıdır!
Bu oy oranıyla bir çekim merkezi olması imkânsızdır. O hâlde CHP, doğru politikalar belirlenerek çare arayan kitlelerin buluşacağı bir adres olmalıdır.
Uygulanacak doğru politikalarla ilk olarak psikolojik eşik olan %30 geçilecektir. Bunun bir manası da AKP’nin %30’un altına düşmesi demektir. İşte bu aşamadan ve halk bunu gördükten sonra oy artışı hızlanacaktır.
***
Cumhuriyet Halk Partisi!
Daha evvel defalarca olduğu gibi, Atatürk’ten aldığım yetkiyle bir defa daha sana sesleniyorum:
Politikalarını gözden geçir ve Cumhuriyet’e bağlı mensuplarının dediklerine artık kulak ver!
Yorumlar
Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın