Bazı siyasetçilerin ego ve kibri

 

Tevazuyu tamamen içselleştirmiş ve egosuna gem vuran ne kadar da az siyasetçi var farkında mısınız?

Tanıdığım, hiç tanımadığım veya şöyle böyle bir selamım olan siyasetçiler arasında tevazudan uzak davranışlar sergileyenlerle karşılaşınca kendi kendime, “Bu da mı kendine hayran” diye hayret eder oldum.   
Bu insanî zaafla karşılaşınca inanılmaz rahatsız olduğumu söylememe bile gerek yok!

Tanıdığım böyle siyasilerden artık hızla uzaklaşıyorum. Hem tahammülüm yok hem kaybedecek zamanım! 

Bu tip kişilerin kasılmalarına, kendi ağızlarından ne kadar değerli olduklarını dinlemeye, itici davranışlarını görmeye hakikaten zamanım yok. 
Dolayısıyla dünyamda böyle kişilere yer yok. Hepsini hayatımdan çıkardım. İstisnasız. 
Uzaktan bir selamım olanlara ise o selam artık çok uzak…

***

Elbette ki son derece saygın, tevazu sahibi, ego ve kibre kapılmamış, ağır başlı siyasetçilere de sahibiz. Onları tenzih ederim.

Bunun yanı sıra maalesef kibir ve egoları boylarını aşmış  “bol miktarda” siyasetçi de var… Farkında olmasalar da egolarının altında eziliyorlar… 
Kendi “büyüklükleri” gözlerini kamaştırıyor… Ve kamaşan gözlerinden gerçeği göremiyorlar… 
Oysa menfaat temin etmek isteyenler dışında çevreleri bomboş. İşgal ettikleri konumu kaybettiklerinde selam alacakları üçbeş kişi bile bulamayacaklar. Canları yanacak. 
Henüz idrak edemiyorlar… “İdrak yolları” sorunları var!

***

Dikkat ettim, bu tür bir kişiliğe sahip olanlar “bir şey” olduklarını zannettiklerinde egoları ve kibirleri tavan yapıyor. 

Buradan da şu kanaate vardım ki ego, “müsait” bazı kişilerde bir fırsatını bulunca patlayıveriyor!  
Hani meşhur şarkıdaki gibi “Sen neymişsin be abi” durumları.

Halbuki siyasette gözden kaçan bir şey var: Mensup olunan bir parti ve onun halktaki kurumsal desteği olmasa, “aday”, bazı hâllerde kendi ailesinden bile zor oy alır! 

Yani seçimi kazanan partidir. Değerli (!) adayların vehmettikleri gibi kendileri değil! Nedense seçim kazanıldığı an bu gerçek unutuluyor. 
Ve bu “unutkanlık” sonucu, bu tip kişiler ışık hızıyla şu ruh hâline geçiveriyor: Ben… Ben… Ben… Yine ben… Hep ben…

Az evvelki şarkının sözlerindeki gibi: “En güzel grubu sen kurdun/En güzel ritmi sen buldun/En iyi dalgıç sensin/En güzel filmi sen çektin…” 
İşte, sonsuza kadar giden böyle bir hâlet-i ruhiye! 
Şifa dileyelim…

***

Cidden merak ediyorum: Bu tür kişiler megalomaninin aşağılık kompleksinden kaynaklandığını bilmiyor olabilirler mi?

***

Megalomaninin çıkmaz sokaklarında gezinen siyasetçilere sesleniyorum: Lütfen biraz sükûnet… 

Bir anlık da olsa şöyle kendinize bir bakınız ve saplandığınız batağı görünüz. 
Kontrolsüz ego ve kibriniz sebebiyle dışarıdan görünümünüz tarifsiz derecede itici ve sevimsiz. Yetmez gibi karikatürleşiyor ve alay konusu oluyorsunuz.

Emin olunuz, aşırı “ben” duygunuzun ve kibrinizin aşağılık kompleksinizden kaynaklandığının herkes farkında…

 

 

 

 

 

  • Mehmet S. Nane

  • 27 Temmuz 2022

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right