Şiirin büyüsü


Kendimi bildim bileli şiir tutkunuyum. Hatırlarım, lisede arkadaşlarım edebiyat kitabımızdaki bazı uzun ve ağdalı Osmanlıca kelimelerin çok olduğu şiirlerden hiç haz etmezken, ben mesela Tevfik Fikret’in, Namık Kemal’in şiirlerine bayılırdım.
Aklıma gelen başka bir örnekse Abdülhak Hamit’in “Makber” şiirini nasıl zevkle ezberlediğimdir.
O günlerde, ileride şiir yazacağımı hatta kitaplar yayınlayacağımı elbette ki hayal bile edemezdim.

***

Şiir tutkum üniversite yıllarımda katlanarak, büyüyerek, gelişerek arttı.
Bizim öğrencilik yıllarımızda üniversiteliler hâlâ kitap okuyordu. Takip ettiğim kadarıyla günümüzün üniversitelileri bu konuda maalesef biraz isteksiz. Üzücü tabii ki. Belki de bilişim çağının olumsuzluklarından biri de bu. Üzerinde tartışmaya değer.

Benim öğrenciliğim Ankara’da geçti. Ankara bana çok şey kattı; bende emeği çoktur. Bu yüzden de bende çok özel bir yeri vardır. Bir gün sevgili şehrim Ankara konusunda da sohbet ederiz.
Biz yine dönelim Türk dilinin büyülü şiirlerinin, büyülü dizelerine. Lisede başlayan şiir tutkum Ankara yıllarımda doruğa ulaştı. 

Ve de Cumhuriyet dönemi şiirinin içine balıklama daldım. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Ahmet Hamdi Tanpınar, Behçet Necatigil, Necati Cumalı, Yahya Kemal, Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rıfat, Cahit Sıtkı, Ahmed Arif, Edip Cansever, Cemal Süreya, Can Yücel, Ümit Yaşar Oğuzcan, Ataol Behramoğlu, Ahmet Telli ve şu an aklıma gelmeyen onlarca büyük şair. 

Osmanlı dönemindeki evrensel şairlerimiz Yunus Emre ve Mevlâna’nın kelimelerle ifade edilemeyecek asırları, evrenleri aşan şiirleri...
Cumhuriyet öncesi dönemden “vatan şairi” Namık Kemal’in coşkun dizeleri, Tevfik Fikret’in şiirlerindeki o ahenk...

Muazzam eserlere imza atmış olan fakat başka hiçbir şiir yazmamış olsa bile başlı başına İstiklâl Marşı’mızın şiirinin bile büyük şair olmasına yeteceği Mehmet Akif.

Ve elbette Türk dilinin, Türk şiirinin yüz akı, dev şair Nâzım Hikmet. Oğlumu bebekliğinde yatağının başucunda “Kuvayi Milliye Destanı”nı okuyarak uyuttuğum koca Nâzım. Onun şiirini anlatmaya benim yeteneklerim elvermez. 

Benim için çok özel ve değerli olan ve Ankara yıllarımda kitapları elimden, şiirleri dilimden düşmeyen Özdemir Asaf

Asıl olarak otuzlu yaşlarımda zevkine varmaya başladığım ve şiirlerinin lezzeti beni kendimden geçiren Attila İlhan

***

Şiir tutkum arttıkça şiir zevkim de kendiliğinden gelişmeye başladı. Fark ettim ki her iyi şiirin bir müziği var. Dikkat ediniz, iyi şiir okunurken tınısı çok farklıdır. İşte bence o, şiirin müziğidir.

***

Şiirin büyülü dünyasına dalınca Türk şairlerinin dışında dünya şairlerini de keşfe başladım. Lorca, Rimbaud, Ritsos, Poe, Aragon, Neruda, Mayakovski gibi devlerle o yıllarda tanıştım. 

Ve elbette ki Puşkin.
Puşkin deyince sizlere bir anekdot anlatmak isterim. Birkaç yıl evveldi, St.Petersburg’a son seyahatimde bir akşam üzeri arkadaşlarla kaldığımız otelin barında sohbet ediyorduk. Bize servis yapan genç hanımla aramızda şöyle bir diyalog geçti, evvela ben bir soru sordum:

“Puşkin sever misiniz?
“Elbette. Puşkin sevmeyen Rus yoktur ki.”
“Lütfen bana Puşkin’den bir şiir okur musunuz? Fakat Rusça.”
“İyi de Rusça okusam bile anlamazsınız ki.”
“Olsun, siz okuyun. Puşkin’in şiirinin müziğini kendi lisanında dinlemek istiyorum.”

Ve o genç hanım ricamı kırmayarak bir şiir okudu. Size abartı gelmez umarım. Muhteşemdi. Hiçbir şey anlamadım elbette.
Fakat şiirin o müziğini hissettim. O zaman kesinlikle anladım ki çeviri şiir de çok iyi olabilir. Fakat katiyen yazıldığı ve hissedildiği ana lisanın yerini tutamaz.

Ve yabancı şairlerden elbette ki Sylvia Plath. “Çılgın Kızın Aşk Şarkısı” şiirini okuduğumda yıldırım çarpmışa döndüğüm, onun için şiir yazdığım sevgili, bahtsız Sylvia Plath... (Bu şiirin değişik çevirileri var. Pek çok çeviride “Deli Kızın Aşk Şarkısı” ismiyle geçiyor. Fakat ben size kuvvetle Handan Saraç’ın çevirisini okumanızı öneriyorum).

***

Şiirin o kendine has zevkine varalı neredeyse 40 yıl olmuş. Ne mutlu bana ki Türk dilinin  bu muazzam sanatçılarıyla, dil ustalarıyla tanışmışım. Dünya şiirinin büyük şairlerinin eserlerinin keyfine varmışım.
Şiire doyulmaz, ben de doyamadım. 
 

***

Genç kardeşlerime, genç dostlarıma şiir okumalarını hararetle ve kuvvetle tavsiye ediyorum. Bir şairin şiiri sizi sarmalamazsa bir diğerine geçin, olmazsa bir diğerine...
İnanınız size hitap edecek, size müziğini duyuracak, sizi büyülü dünyasının içine çekecek bir şiir mutlaka bulacaksınız. 
Ve ondan sonra da şiire yolculukta yolunuz daima açık olacak.

Bu yazıyı okuduysanız ve bu cümleye kadar geldiyseniz eğer şimdi bir şiir okumanızın tam sırasıdır.




 

  • Mehmet Semih Nane

  • 24 Ekim 2019

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right