Okuma(ma) alışkanlığı

 

Biz Türk’ler çok yazık ki ve nedendir bilinmez, okumayı sevmiyoruz. Doğal olarak okumadığımız için iyi de yazamıyoruz. İşin kötüsü, dinlemeyi de sevmiyoruz.
Çok sevdiğimiz bir şey var ama: Konuşmak.
Konuşmamız içinse bilmeye hiç ihtiyaç duymuyoruz. Her şeyi bildiğimizden (!), her konuda büyük bir özgüvenle konuşuyoruz.
Bilginin kulaktan dolma öğrenilemeyeceğini, muhakkak okuyarak öğrenilmesi gerektiğini ise bir türlü anlamıyoruz.

***

Okumak, evvela bir alışkanlık meselesidir. Küçük yaşlarında okuma alışkanlığı edinen kişilerde bu durum zamanla kesinlikle zevke ve hatta ihtiyaca dönüşür. Yani kişi okumadığı zaman büyük bir eksiklik hisseder ve bu bir ihtiyaç hâlinde kendini gösterir. Bu ihtiyacın giderilmesinin, bu zevki tatmin etmenin tek yolu da okumaktır.
İşte sürekli okumanın sırrı budur.

Okumak, genç yaşlarda başlanan ve tüm bir ömür boyunca sürdürülen bir eylem, bir yaşam biçimidir. Üzülerek söylemeliyim ki belirli bir yaştan sonra başlanan okumalarda geç kalınmış olunuyor.
Bunun bilimsel bir yaş/zaman araştırması var mıdır bilemiyorum. Fakat benim öznel görüşüme göre, en geç ama en geç, 25-30 yaşına kadar okuma alışkanlığı kazanılmalıdır.
Aslında 30 yaş bile çok geç!

Okuma zevki ve alışkanlığı 10’lu yaşlarda başlamalıdır. Okumak, hayatın su içmek, nefes almak gibi doğal bir parçası olduğunda okuma alışkanlığı yerleşmiş demektir.

Yirimli yaşların ortalarına kadar düzenli bir okuma yapılmamışsa eğer maalesef bir şeyler kaçırılmış oluyor. Yoğun bir okuma artık mümkün olamıyor. Elbette ki her yaşta, her zaman okumak mümkündür. Fakat ileri yaşlarda okumaya ayırılacak zaman sınırlıysa okunacak kitaplar da sınırlı kalıyor. 
Böyle bir durumda güncel olan okunabilir sadece. Yeni çıkan kitaplar, gazeteler, internet portalları gibi.

***

Aslında bu dünyadaki zamanımız o kadar az, okunacak kitap o kadar çok ki. İnsan okuyamayacağı kitaplar için bazen üzüntüye kapılıyor.

Nasıl mı? Haydi bir matematik hesap yapalım. Çok okuyan bir kişi haftada 2 kitap bitirebilir. Biz biraz abartalım ve haftada 3 kitap diyelim. Diyelim ama bu 3 kitabın, iki günde bir kitap bitirmek anlamına geldiğini de unutmayalım! 
Yani bu okuma temposunun ve kitap sayının bütün bir ömür boyunca muhafaza edilmesi ihtimali imkânsız. Olsun, dedim ya üst sınırı oldukça abartalım.

Haftada 3 kitaptan ayda 12, yılda 144 kitap yapar. Bir kişinin 15 yaşından itibaren aynı hızlı tempoda okuduğunu ve 85 yaşına kadar yaşadığını düşünelim. Olması imkânsız ama tam 70 sene aynı hızlı tempoda kitap okuduğunu varsayalım.

Yıllık 144 kitabı 70 seneyle çarpınca 10.080 yapar. Yani bir insan imkânsız ve inanılmaz bir tempoyla ve bu sürati 70 sene hiç düşürmeden tam 70 sene kitap okusa bile okuyabileceği kitap sayısı sadece 10.000.

Dünyada ve memleketimizde basılmış olan ve okunmayı bekleyen milyonlarca kitap düşünüldüğünde ne kadar da az bir sayı!

Kaldı ki bir insan tüm yaşamında 3.500-4.000 kitap okuduğu zaman bunun muazzam bir rakam olarak değerlendirildiğini de hatırlatmak isterim.
Eşsiz Atatürk bizlere veda ettiğinde kütüphanesinde 4.000 kitabı vardı. Bir bu kadar da bu kütüphanede yer almayan kitap okuduğunu varsayarsak bu eşsiz dahinin 8.000 kitap okuduğunu görürüz.

Okunacak hatta okunması gereken kitaplar ve onların sayısı düşünüldüğünde insan ömrü ne kadar da yetersiz kalıyor.

***

Yazımın başındaki saptamaya dönerek halkımızın okuma alışkanlığı ile ilgili bazı rakamlar vermek isterim. Umarım moralinizi bozmam!

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre ülkemizde televizyon izlemeye günde 6 saat, internete 3 saat ayrılırken, kitap okumaya ayrılan süre sadece 1 dakika!

Fransa ve İngiltere’de kitap okuma oranının genel nüfusa oranı %21, Japonya’da %14, ABD’de %12, İspanya’da %9 iken Türkiye’de %0,1; yani binde bir!

Türkiye, okuma alışkanlığında bazı geri kalmış Afrika ülkeleriyle birlikte 86. sırada yer alıyor.
Kitap ülkemizde ihtiyaç sıralamasının 235. sırasında yer alıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) araştırmasına göre kitap için Norveçliler yılda 137, Almanlar 122, Avusturalyalılar 100, Güney Koreliler 39 dolar ayırıyor. 
Kitaba ayrılan yıllık paranın dünya ortalaması 1,3 dolar. Ülkemizde ise dörtte bir dolar yani sadece 25 cent!

***

Rakamlar ve gerçekler hakikaten can sıkıcı. Fakat ne yazık ki araştırması yapılmış gerçek veriler. 
Belirli bir yaştan sonra okuma alışkanlığı edinmek çok zor; bunu kabul ediyorum. Fakat en azından günlük yayınlar ve yeni basılmış kitaplar takip edilebilir. Bunun yanına bazı klâsik eserler bile ilave edilebilir.

Okuma ile ilgili en önemli konu ise çocuklarımıza, yeni nesillere okuma zevkini ve alışkanlığını kazandırmaktır. Bu konuda tüm ebeveynlere büyük görev düşmektedir.

  • Mehmet Semih Nane

  • 30 Kasım 2019

Sayfayı Paylaş

Yorumlar

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşın

leaf-right
leaf-right