Uzunca süredir ara vermiÅŸ olduÄŸum siyasi yazılarıma memleketimizin içinde bulunduÄŸu bu çok kritik günlerde tekrar dönmüÅŸtüm. Amacım, kendimce ve aklım yettiÄŸince memleket yararına olduÄŸunu düÅŸündüÄŸüm naçiz fikirlerimi deÄŸerli okurlarıma aktarmaktı.

Önceden olduÄŸu gibi bu süreçte de yazılarımı deÄŸiÅŸmez ideolojim olan Cumhuriyet deÄŸerleri ve Atatürkçülük çerçevesinde yazarak ülkemin yararını gözetmeye çalıştım.

Fakat bir ÅŸeyler ters… Olmuyor, olamıyor…

***

Ä°lk turda umduÄŸu sonucu alamayan KılıçdaroÄŸlu’na, Ata Ä°ttifakı’nın ikinci turda vereceÄŸi desteÄŸi çok önemsemiÅŸtim. 
Bu ittifakın bileÅŸenlerinin etkisiyle KılıçdaroÄŸlu’nun Cumhuriyet ve Atatürk çizgisine yaklaÅŸacağını düÅŸünmüÅŸtüm. Böylelikle küskün ve oy vermeyen seçmenlerin sandığa gidebilecekleri umuduna kapılmıştım. 
Ayrıca, KılıçdaroÄŸlu son birkaç gündür, Ata Ä°ttifakı’nın ilke olarak açıkladığı 5 maddeye uygun sözler söylemeye de baÅŸlamıştı. 
Sanki durum iyiye gidiyor gibiydi. 
Hatta geçtiÄŸimiz hafta kaleme aldığım birkaç yazıda bu deÄŸiÅŸime yol açtığını düÅŸündüÄŸüm Ümit ÖzdaÄŸ ve Sinan OÄŸan’a yeni yönetimde görevler bile önermiÅŸtim!

Fakat KılıçdaroÄŸlu ve CHP’nin yaÅŸattığı hayal kırıklığının olumsuz etkisini henüz tam atlatamadan, Ata Ä°ttifakı’nın kendi içinde tekrar bölünmesi tüm heyecanımı, enerjimi ve beklentilerimi alt üst etti.  
Çünkü bu kırılma Cumhuriyet deÄŸerleri ve Atatürk ideolojisine sahip çıkan bu ittifakın ikinci bölünmesiydi. Daha evvel de Rıfat SerdaroÄŸlu ve Muharrem Ä°nce’nin partileri ittifaktan kopmuÅŸtu.

Yetmez gibi çok canımı sıkan bir geliÅŸme daha yaÅŸandı: Son yazılarımdan birinde Sinan OÄŸan’ın “devlet adamı tavırları sergilemesinden” memnuniyetle bahsetmiÅŸtim.  
Fakat OÄŸan’ın New York Times’a verdiÄŸi demeçte “CumhurbaÅŸkanı yardımcılığı varken neden bakanlıkla yetineyim” sözlerini fevkalade rahatsız edici ve muhatabını yani kendi kendini küçültücü buldum. 

Evet, OÄŸan bu sözlerle “asıl derdinin” memleket deÄŸil kendisi olduÄŸunu, yaptığı “pazarlığın” ilkesel olmadığını ve yalnızca ÅŸahsi siyasi ikbal peÅŸinde koÅŸtuÄŸunu göstermiÅŸtir.  
Böyle devlet adamı tavrı olamayacağından kendisi hakkında önceki yazımda zikrettiÄŸim olumlu sözlerimi ve kanaatimi geri alıyorum.

Yine bir siyasetçi… Yine ve yeni bir hayal kırıklığı…  
Yazık, çok yazık!

***

Son dakika bilgisi: Yazıyı bitirdim; yayımlamak üzereyken haberi aldım. OÄŸan, Cumhur Ä°ttifakı’nı destekleyeceÄŸini açıkladı.  
Sözün bittiÄŸi yerdir!

***

Ara deÄŸerlendirme: OÄŸan’ın bu siyasi “manevrasından” (!) sonra KılıçdaroÄŸlu’nun ÅŸansının daha da azaldığı ÅŸeklinde bir düÅŸünceye kapılmamak lazımdır. Sonuçta OÄŸan bir ittifakın adayı olarak seçime girmiÅŸ ve konjonktür sebebiyle %5 oy almıştır. Daha evvel de yazmıştım. Bir partisi ve kendisine baÄŸlı bir kitlesi yoktur. Dolayısıyla etki ve önemini abartmamak lazımdır.

ÖzdaÄŸ’a gelince; seçime 5 gün kaldı hâlâ tarafını belli etmedi. Bekleyelim...

(Tam da bu noktada gerçek bir Cumhuriyetçi ve Atatürkçü olan, çizgisinden zerre taviz vermeden ve doÄŸrultusunu bozmadan siyaset yapan Adalet Partisi Genel BaÅŸkanı Vecdet Öz'ü iyi dileklerle yad ediyorum.)

***

Önemli bir bilgi notu: Malûmunuz olduÄŸu üzere, KılıçdaroÄŸlu’na birkaçı dışında hiçbir televizyon kanalında yer verilmiyor.  
Sanırım bunu gidermek için çok önemli bir fırsat yaratıldı. KılıçdaroÄŸlu birkaç gün içinde OÄŸuzhan UÄŸur’un bir youtube kanalı olan Babala Tv’deki “Mevzular” programına katılacak. 
Bu programın her bölümünün milyonlar hatta on milyonlar izlendiÄŸi biliniyor. KılıçdaroÄŸlu bu yayında eÄŸer ki kendisini aÅŸan çok iyi bir performans gösterirse ne olacağı hiç belli olmaz. 
Fazla umuda kapılmadan aklınızın bir köÅŸesine not almanızı öneririm.

***

“Bilmeyen” aklımla bir de çaÄŸrı: Sayın KılıçdaroÄŸlu, Kemal Bey, Allah aÅŸkınıza ÅŸu kalan son birkaç günde seçimi bir referanduma dönüÅŸtürünüz.  
Son, belki de en büyük kozunuz ve ÅŸansınız artık budur.

*** 

Bu da naçiz bir öneri: Zaman, öfkeye kapılarak kırgınlıkları küskünlüÄŸe çevirecek zaman deÄŸildir. Sandığa gitmemek, seçimi protesto ederek geçersiz oy kullanmak katiyen düÅŸünülmemelidir.  
DiÄŸer tüm konuları 29 Mayıs sabahına ertelemek ve KılıçdaroÄŸlu’na oy vermek gereklidir. 
Ä°çinize mi sinmiyor? 
Benim de öyle. 
Bunları sonra konuÅŸacağız. Åžimdi sandığa gidip geçerli oy kullanma zamanıdır.

***

Bu ara notlardan sonra biz yine yazımıza dönelim.

Siyaset “yapmayı” bilmediÄŸimi kabul ederek geçtiÄŸimiz Kasım ayında “bir daha dönmemek üzere” aktif siyasetten ayrılmıştım. 
Benim siyasi anlayışımın aziz memleketimin siyasi yapısında kabul görmediÄŸini idrak ettiÄŸimden bu kararı almıştım.

Ä°laveten, memleketimizde siyasetin yapılma tarzının, “izleyici konumunda” sade bir vatandaÅŸ kimliÄŸimle de bana hiç uymadığını söylemeliyim. 
Çok az bir kısmını tenzih ederim ama ezici çoÄŸunluÄŸu ilkelerime ters davranış ve yaklaşım sergileyen mevcut siyasetçilere güvenebilmem artık imkânsız.

Bu zehirli siyasi hava…   
Bir yurttaÅŸ olarak beni yordu, tüketti…

***

Yakın zamanda pek umudum yok ama Türkiye’de bir müddet sonra tertemiz, idealist, Cumhuriyete baÄŸlı genç kuÅŸağın siyasette inisiyatif alacağına inanıyorum. 
Ä°nanmak istiyorum.

Özellikle belirtmeliyim ki siyasetteki temizlenme ve arınmanın evvela CHP’den baÅŸlaması gerektiÄŸi görüÅŸündeyim.  
Çünkü tüm kadrolarıyla Altı Ok’a sahip çıkan bir CHP yaratılmadıkça “memleketin kurtarılmasının” mümkün olamayacağını düÅŸünüyorum.

***

Türkiye’de siyaset yapanlarla, çok küçük bir azınlık hariç, hiçbir müÅŸterekim olamayacağını anlamış bulunuyorum. 
Bu ÅŸahısların ezici bir ÅŸekilde siyasette egemen oldukları bir ortamda siyasi yazı yazmam ve yorumlar yapmamın hiçbir gereÄŸi ve anlamı olmadığı kanaatindeyim.

Bundan böyle, haddimi bilmek kaydıyla, entelektüel âlemin o muhteÅŸem derinliÄŸine dalarak tarih, kültür, sanat ve edebiyat konularında kalem oynatacağım.

Türk siyasetine yeni ve “temiz” bir politikacı kuÅŸağı hâkim oluncaya kadar siyasi yazı yazan kalemimi bırakıyorum…